Affiner votre recherche
Résultats 281-290 de 5,301
Farklı Cidar Kalınlıklarına Sahip Siloların Sonlu Elemanlar Yöntemi (FEM) ile Analizi ve Yapı Ağırlığının Optimizasyonu Texte intégral
2024
Gülşah Erdoğan | Hüseyin Güran Ünal
Bu çalışmada, tahıl depolaması amacıyla farklı sac kalınlıkları ve destek elemanlarına sahip 85 adet silo modeli oluşturulmuştur. Silo boyutları,1500×3000 mm sac tabakalar kesilmeksizin kullanılarak çapı 4,77 metre ve yüksekliği (çatı hariç) 10,5 olarak belirlenmiş ve araştırma süresince sabit tutulmuştur. Çalışmanın temel amacı, çelik siloların maliyetinin büyük kısmını oluşturan yapı malzemesini azaltarak maliyeti düşürmek için optimizasyon yapmaktır. Oluşturulan modeller için kaynaklanabilirlik, işlenebilirlik ve maliyet yönünden uygun malzeme olarak St44 yapı çeliği seçilmiştir. Silonun stabilitesini artırmak ve olası yapısal sorunları minimize etmek amacıyla, NPU ve lama destek elemanları tasarıma dahil edilmiştir. Oluşturulan silo modellerinin yapısal analizleri ANSYS sonlu elemanlar yazılımı ile gerçekleştirilmiştir. ANSYS yazılımı kullanılarak yapılan analizlerde, her bir silo modeli için statik yükleme koşulları altında oluşan toplam deformasyon, gerinim ve gerilme değerleri hesaplanmıştır. Ayrıca, her bir tasarımın toplam ağırlığı da değerlendirilmiştir. Bu analizler sonucunda elde edilen veriler karşılaştırılarak, en uygun performans ve maliyet dengesini sağlayan optimum silo tasarımı belirlenmiştir. İmalat sırasında sac kalınlığını artırmadan, yeterli destek elemanlarının kullanılması ile genel ağırlığın %58 oranında azaltılabileceği tespit edilmiştir. Bu bulgu, imalat sırasında malzeme maliyetlerini önemli ölçüde düşürmekte ve yapısal performansı koruyarak ekonomik bir çözüm sunmaktadır.
Afficher plus [+] Moins [-]Presence of Phthalates in Vacuum Packaged Kashar Cheeses Sold Retails in Türkiye Texte intégral
2023
Mustafa Kılıç | Elif Dağdemir | Ali Adnan Hayaloğlu
Phthalate esters (PAEs) are synthetic compounds, commonly used as plasticizers and softeners in plastic material production, and they are recognized as endocrine-disrupting chemicals. This study was focused on monitoring the extent of PAEs migration in vacuum-packaged Kashar cheeses and plastic materials used in their packaging. A total of fifteen cheese samples were tested for PAEs, including benzyl butyl phthalate (BBP), dibutyl phthalate (DBP), diisononyl phthalate (DiNP), di-2-ethylhexyl phthalate (DEHP), and diisodecyl phthalate (DiDP). The quantification (LOQ) and detection (LOD) limits varied between 0.197 to 0.619 µg/mL and 0.059 to 0.185 µg/mL for all analytes, respectively. All phthalate ester concentrations in both of the cheese samples and their packaging materials were below the detectable level LOQ of the analytical method. FTIR spectra also confirmed that the packaging materials which consisted of polypropylene and polyethylene.
Afficher plus [+] Moins [-]Assessment of the Effect of Covid-19 Pandemic Lockdown Dietary Diversity among Urban Households in Jos, Plateau State, Nigeria Texte intégral
2023
Solomon Taiwo Folorunso | Ruth Alabi | Omolola Stephen-Adamu | Godfrey Onuwa
Assessment of the Effect of Covid-19 Pandemic Lockdown Dietary Diversity among Urban Households in Jos, Plateau State, Nigeria Texte intégral
2023
Solomon Taiwo Folorunso | Ruth Alabi | Omolola Stephen-Adamu | Godfrey Onuwa
Dietary diversity became a global concern in improving health conditions through the habit of food group consumption by adding health dimension to the issue of food calorie consumption. Access to nutritionally adequate and good quality diet is essential to human health, productivity and work output. However, despite the various concerns by governments all over the world on ensuring that every household can at least provide three square meals per day, food insecurity continues to be a major development problem across the globe. This study assessed the effect of COVID-19 pandemic lockdown on households’ dietary diversity in Jos Metropolis, Plateau State, Nigeria. A multistage sampling technique was used to select 265 households. Data was collected using well-structured questionnaire. The analytical techniques were; Descriptive statistics, Dietary Diversity index and Z-Statistics Test. Gender, age, household size, education, marital status, cooperative membership and access to credit were the socioeconomic characteristics described. Result indicate that 86% of the households had low food dietary diversity while 14% of the households had high food dietary diversity before and after the pandemic lockdown. Similarly, 18% of the households had low calorie consumption while 82% of the households had high dietary diversity before and after the pandemic lockdown. Cereals, legumes/grains, oils/fat, roots and tubers, sugar and honey and meats were the most common food consumed by the households daily before and after the COVID-19 pandemic lockdown. Result further indicate that the pandemic lockdown had effect on the dietary diversity and food consumption patterns of the urban households. It can be concluded that the understanding of the effect of the COVID-19 pandemic lockdown on dietary diversity and food consumption patterns of households is important in developing policy measures such as social safety nets, home feeding programmes, the school feeding programme, conditional cash transfers schemes and improved marketing channels that will help mitigate against households falling into food insecurity during similar pandemic in the future.
Afficher plus [+] Moins [-]THE EFFECT OF DIFFERENT SOWING TIMES ON FRESH EAR YIELD AND YIELD COMPONENTS IN SWEET CORN (ZEA MAYS L. SACCHARATA STURT.) VARIETIES Texte intégral
2021
Kilinç, Sevda | Atakul, Şehmus | Kahraman, Şerif | Aktaş, Hüsnü | Erdemci̇, İrfan | Avşar, Özlem | Gül, İsmail
This study was carried out to investigate the effects of different sowing times on duration of tasselling, plant height, first ear height, ear length, ear diameter, number of ears per plant, fresh ear yield with husk, fresh ear yield unhusked, and marketable number of ears of different sweet corn (Zea mays L. saccharata Sturt.) varieties in Diyarbakır between the years of 2010-2012. The trial was conducted as split plots in randomised complete blocks with three replications. The main plots were sowing times, and the sub-plots were varieties. The trials were carried out at eight different sowing times (1 April, 15 April, 1 May, 15 May, 1 June, 15 June, 1 July and 15 July) with ‘Merit’, ‘Jubilee’, ‘Lumina’, ‘Vega’ and ‘Sakarya’ composite sweet corn varieties. From the variance analysis of the three-year combined average, the duration of tasselling, plant height, first ear height, ear length, ear diameter, number of ears per plant, fresh husked ear yield, fresh unhusked ear yield and marketable ear number were statistically significant for sowing times and varieties. According to the sowing time × variety interaction, except ears per plant and first ear height values, all other traits were significant. The fresh husked and unhusked ear yields varied between 8541.7-19396.8 kg ha-1 and 5065.0-13485.7 kg ha-1, respectively. The highest fresh husked and fresh unhusked ear yields were obtained from the 15 April sowing time of ‘Vega’ variety. The results state that optimal sowing dates for different varieties of sweet corn could be from 1 April to 1 May, and the most suitable variety to be planted is ‘Vega’ in Diyarbakır conditions.
Afficher plus [+] Moins [-]Kestane Balının Gastronomideki Önemi ve Antioksidan Potansiyeli Texte intégral
2023
Tuba Pehlivan
Bal, insan diyetinin önemli elemanlarından biridir. Kestane balı diğer ballar içerisinde sağlığa sunduğu katkılar nedeniyle özel bir yere sahiptir ve fonksiyonel bir gıda olarak kabul edilir. Bu çalışmada değerli bir ürün olan kestane balının gastronomik açıdan Türkiye ve Dünya’da kullanım alanları ve önemi sosyal medya, internet kaynakları taranarak araştırılmış ve kullanım alanlarının arttırılması amacıyla bütünsel bir yaklaşımla doğru hammadde temininden ürün tasarımı ve sunumuna değin dikkat edilmesi gereken kritik noktalara değinilmiştir. Bu amaçla ülkemizdeki farklı yörelerden elde edilen kestane balı örneklerinde total antioksidan (TAS), total oksidan (TOS) ve oksidatif stres indeksleri (OSI) değerlendirilmiştir. Yapılan analizlerde en yüksek antioksidan potansiyelinin Bursa/Kurşunlu ilinden, en düşük antioksidan potansiyelinin ise Kastamonu/Fakaz ilinden temin edilen örneklerde bulunduğu tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre balın içerisinde bulunan antioksidan etkili bileşiklerin coğrafik bölgelere göre değişiklik gösterdiği ve genel olarak kestane balının antioksidan potansiyelinin yüksek olduğu görülmüştür. Ayrıca kestane balının gastronomik kullanımının yurt dışına göre kısıtlı kaldığı tespit edilmiştir. Ürün tasarımında tat duyusunu etkileyebilecek ürün şekli, kıvamı, tabak rengi, sunum şekli gibi etkenlerden faydalanılabileceği düşünülmektedir.
Afficher plus [+] Moins [-]Rasyona Portakal Kabuğu Tozu İlavesinin Yumurtlayan Bıldırcınlarda Performansa, Yumurta Kalitesine ve Yumurta Sarısı Antioksidan Aktivitesine Etkisi Texte intégral
2023
Alpönder Yıldız | Gözde Kılınç | Osman Olgun | Esra Tuğçe Gül
Bu çalışmada yumurtlayan bıldırcın rasyonlarına ilave edilen portakal kabuğu tozunun performans, yumurta dış ve iç kalitesi ile yumurta antioksidan aktivitesi üzerine etkisinin belirlenmesi amaçlamıştır. Toplam 120 dişi Japon bıldırcını her biri 5 tekerrürlü olan 6 muamele grubuna rastgele dağıtılmıştır. Muamele grupları bazal rasyona 0, 1, 2, 3, 4 ve 5 g/kg seviyesinde portakal kabuğu tozu ilavesi ile oluşturulmuştur. Yumurtlayan bıldırcınların canlı ağırlık, canlı ağırlık değişimi, yumurta verimi, yumurta ağırlığı, yumurta kitlesi, yem tüketimi ve yemden yararlanma gibi performans parametreleri ile yumurta kalite parametreleri rasyona portakal kabuğu ilavesinden etkilenmemiştir Yumurta sarısı DPPH (2,2 difenil-1-pikrilhidrazil) aktivitesi kontrol grubu ile karşılaştırıldığında rasyona portakal kabuğu tozu ilavesi ile linear olarak artmış, ancak yumurta sarısı TBARs (tiyobarbitürik asit reaktif maddeleri) seviyesinde bu etki gözlenmemiştir. Çalışma sonunda portakal tozunun bıldırcınlarda performansı ve yumurta kalitesini etkilemeksizin yumurta sarısı antioksidan aktivitesini iyileştirmek amacıyla rasyonda kullanılabileceği tespit edilmiştir.
Afficher plus [+] Moins [-]Koçansız Şeker Mısırı Silajlarının Kalitesine Sodyum Format Katkısının Etkisi Texte intégral
2023
Asuman Arslan Duru | Behlül Sevim | İlker İnal | Bülent Çakır | Osman Olgun | Tugay Ayaşan
Bu çalışma, farklı düzeylerde organik asit temeline dayalı sodyum format (SF) ilavesinin koçansız şeker mısır silajlarının ham besin madde içerikleri, fermentasyon kalitesi, kuru madde tüketimi, sindirilebilir kuru madde ve nispi yem değeri üzerine etkisini tespit etmek amacıyla yürütülmüştür. Araştırmada, koçansız mısır hasıllarına %0 SF (kontrol grubu); %1 SF ve %2 SF ilave edilerek gruplar oluşturulmuş ve 60 gün fermentasyona bırakılmıştır. Araştırma sonunda, SF katkısının mısır silajlarının kuru madde, ham protein, ham yağ, ADF, NDF, nişasta, ME, asetik asit, propiyonik asit, bütirik asit ve etanol içeriklerini azalttığı, buna karşılık laktik asit, ham kül ve nişasta düzeylerini artırdığı tespit edilmiştir. Ayrıca araştırma silajlarının pH değerlerinin, %1 SF ilavesiyle istatistiksel olarak önemli düzeyde azaldığı belirlenirken; kuru madde tüketimi, sindirilebilir kuru madde ve nispi yem değerlerinin ise arttığı tespit edilmiştir. Araştırma sonunda, %1 SF ilavesinin koçansız mısır silajlarının pH’sını düşürücü ve laktik asit artırıcı etkisinin yanı sıra kuru madde tüketimi, sindirilebilir kuru madde ve nispi yem değerleri üzerine pozitif etkisi nedeniyle kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
Afficher plus [+] Moins [-]Bazı Bağ Hastalıklarının Faster R-CNN Modeli ile Otomatik Tespit Edilmesi ve Sınıflandırılması Texte intégral
2023
Ziya Altaş | Mehmet Metin Özgüven | Kemal Adem
Türkiye, üzüm üretiminin en çok yapıldığı dünyanın en önemli bağ alanlarına sahip olan ülkelerdendir. Bağcılıkta verimliliği olumsuz etkileyen en önemli sebeplerden birisi bağ hastalıklarıdır. Bu çalışmada, bir yapay zekâ yaklaşımı olan Faster R-CNN derin öğrenme modeli kullanılarak bazı bağ hastalıkları tespit edilmiş ve sınıflandırılmıştır. Bu hastalıklar yaygın olarak görülen ve ekonomik sorun oluşturan külleme, mildiyö, ölü kol hastalığı ile asma yaprak kıvrılma virüs hastalığı (GLRaV) ve asma kısa boğum virüs (GFLV) hastalıklarıdır. Önerilen yöntem 11000 görüntü kullanılarak eğitilmiş ve test edilmiştir. Çalışma sonunda genel doğruluk oranı %92 bulunmuştur. Önerilen yaklaşım, literatürdeki benzer yöntemlerden daha iyi sonuçlar vermiştir. Bu nedenle yöntemin, bazı bağ hastalıklarının tespit edilmesi ve sınıflandırılmasında güvenilir bir şekilde kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
Afficher plus [+] Moins [-]Yumurta Tavuklarında Sıcaklık Stresinin Verim ve Üretkenlik Üzerine Etkileri ile Alınacak Önlemler Texte intégral
2023
Serpil Gençoğlan
Sıcak bölgelerde ve yaz aylarındaki yüksek sıcaklıklar, yumurta tavuklarının verim ve üretkenliğini bozmaktadır. Bu çalışmada, sıcaklık stresinin yumurta tavuklarının verim ve üretkenlik üzerine etkilerine dikkat çekerek ortaya çıkan kayıpları azaltmak için alınacak önlemler hakkında detaylı bilgi vermek amaçlanmıştır. Sıcaklık stresi, bağışıklık tepkilerini engellenmesi nedeniyle yüksek ölüm oranları ile ticari yumurta tavuğu üretiminde önemli ekonomik kayıplara yol açan ve üretim performansının tüm parametrelerini, üretkenliği etkileyen en zorlu sorunlardan biridir. Yüksek vücut ısısı, sıcak-kuru deri, felç, baş ağrısı ve bilinç kaybı gibi nörolojik belirtilerle kendini gösterir. Sıcak krampları ve çarpması sonucu ölümlere sebep olmaktadır. Ayrıca sıcaklık stresi dişi-erkek yumurta tavuklarının üreme hormonlarının durumunu da bozar. Erkeklerde canlı sperm sayısı ve hareketini azaltarak kısırlığa neden olur. Sıcaklık stresinin etkisi yaşa, cinse, vücut ağırlığına, bağıl neme ve yüksek sıcaklıkta kalış süresine bağlıdır. Sıcaklık, optimum yumurta verimi ve kalitesi için 24°C’nin, refah ve üretkenlik için ise 27°C’nin üstüne çıkmamalıdır. Bu sıcaklığın üstünde tavuklarda hızlı nefes alma, vücutlarından çevreye ısı yaymama problemi, yem tüketimi ve canlı ağırlık artışında azalma görülmeye başlar. Yüksek sıcaklıklarda 34-35°C yumurta üretimi yaklaşık %30, yem alımı da %30-50 arasında azalmaktadır. Sonuç olarak, sıcaklık stresine karşı yem yönetimi, sıcaklık stresi azaltıcı katkı maddelerinin yeme ve suya eklenmesi, barınaklarda iklimsel çevre denetimi, erken yaşam şartlandırması ve sıcaklık stresine dayanıklı ırkların genetik seçimi gibi önlemler alınabilir.
Afficher plus [+] Moins [-]Lojistik Firma Personellerinin Organik Tarım Anlayışı; Iğdır İli Örneği Texte intégral
2023
Bayram Çavuşluk | Başaran Karademir
Organik tarım ürünü doğallığı sertifikalandırılan gıda olup son kullanıcıya kadar doğallığını kaybetmemesi gerekmektedir. Bu araştırmada ise lojistik (nakliye) sektörü çalışanlarının organik tarım ürünleri taşımacılığına olan yaklaşımının ortaya konulması amaçlandı. Araştırma Iğdır ilindeki 115 lojistik çalışanı üzerinde yüz yüze anket uygulaması şeklinde yürütüldü. Toplanan veriler sayısal ve oransal olarak değerlendirildi ayrıca karar ağacı metodu CART algoritmasının da içinde olduğu istatistik yöntemlerle analiz edildi. Çalışanların %96,5’i, organik gıdanın ne olduğunu bildiğini, %100’ü organik gıda yediğini, hatta %59,1’i organik gıda sertifikasının ne olduğunu bildiklerini iddia ettiler, fakat katılımcıların yalnızca %4,3’ü "Sence Organik gıda nedir" sorusuna organik gıda için "organik sertifikalı gıda", %27,8’i organik gıda satın alırken sertifikasına dikkat ettiği cevaplarını verdiler. Hatta katılımcıları %27,8’i ise ürüne gözle bakınca gıdanın organik olup olmadığını anladığını iddia etti. Bununla birlikte lojistik çalışanlarının %78,3’ü organik gıda taşımacılığı yaptıklarını, organik gıda taşımacılığında normal gıdaya oranla taşıma süresinin %94,8 oranında, soğutma sisteminin %100 oranında ve temizliğin %100 oranında önem arz ettiğini bildirdiler. Bunların dışında kendilerinin dışındaki sektör çalışanlarının organik gıda taşımacılığı konusunda yeterli düzeyde bilgilerinin olmadığını (%69,6) belirtirken kendilerinin ise konu hakkındaki büyük oranda (%61,7) yeterli düzeyde bilgi sahibi olduklarını iddia ettiler. Sonuç olarak, Iğdır yöresi lojistik firma çalışanlarının genel olarak organik gıdayı bildiklerini iddia etmelerine rağmen bilgi düzeylerinin yeterli olmadığı ortaya çıktı. Bu sonuçlara rağmen personellerin organik gıda taşımacılığında nelere dikkat etmeleri gerektiğini bildikleri gözlendi. Konu hakkındaki bilgi noksanlığının giderilmesinde TV-Radyo ve internet kullanımının bir araç olarak kullanılabileceği kanaati oluştu.
Afficher plus [+] Moins [-]Youth Knowledge on the Utilization of Edible Insects as Food and Feed Texte intégral
2023
Keineetse Emelda Morris | Arnold O Watako | Walter Akuno
The utilization of edible insects as food and feed is not a new concept, it is a practice that has been part of the tradition of many communities around the world. They have been primarily used as supplementary food in most African countries. However, there has been a significant decline in the consumption of insects over the years, especially among young people. Therefore, this study aimed to investigate the knowledge on entomophagy and the utilization of insects among the youth. The study revealed that the majority of youth had limited knowledge about consumption, nutrition, harvesting, preparation and use of edible insects as livestock feed. From the Chi-square analysis it was observed that age and education level have a significant relationship to the familiarity of consumption of edible insects, P=0.014 and P=0.009 respectively. The results also show that there is a significant association between awareness on the nutritional value of insects with age and education level, P=0.001 and P=0.009 respectively. Logistic regression analysis was used to find the association between demographic characteristics, knowledge and the utilization of edible insects. The results revealed that education level, age and knowledge have an impact on the utilization of edible insects. Lack of knowledge contribute to the unwillingness of youth to consume insects. It is noticeable that indigenous knowledge on entomophagy is slowly disappearing with the shift in eating habits and changes in the socio-economic environments. As such, it is imperative that indigenous knowledge is preserved and educational interventions are done to raise awareness on the benefits of entomophagy in order to improve the utilization of insects among the youth.
Afficher plus [+] Moins [-]