Уточнить поиск
Результаты 1161-1170 из 3,412
The Extent and Patterns of Digitalization in Proactive Land Acquisition Strategy (PLAS) Farms in South Africa
2024
Sukoluhle Mazwane | Moraka Nakedi Makhura | Athula Ginige
This study sought to develop an index for agricultural digitalization by applying composite confirmatory analysis (CCA). Another aim was to determine the factors that affect the development of digitalization in PLAS farms. Data on the indicators of the three dimensions of digitalization were collected from 300 Proactive Land Acquisition Strategy (PLAS) farms in South Africa using semi-structured questionnaires. Confirmatory composite analysis (CCA) was employed to reduce the items into three digitalization dimensions and ultimately to a digitalization index. Standardized digitalization index scores were extracted and fitted to a linear regression model to determine the factors affecting digitalization. The results revealed that the model shows practical validity and can be used to measure digitalization as measures of fit (geodesic distance, standardized root mean square residual, and squared Euclidean distance) were all below their respective 95%quantiles of bootstrap discrepancies (HI95 values). Therefore, digitalization is an emergent variable that can be measured using CCA. The average level of digitalization in PLAS farms was 0.02 and varied significantly across provinces. Although farmers have attempted to digitalise their farms, there are still minimal levels of digitalization in PLAS farms. The results further reveal different digitalization patterns. As judged by the estimated weights of various dimensions of digitalization, the use of digital technologies to collect, store, analyse, and disseminate (CSAD) farm-related data contributed more towards the digitalization index. The second most important component of digitalization was automation digitalization. In contrast, value chain digitalization was the least significant contributor. The factors that significantly influence digitalization were age, gender, farm type, network type, and cellular data type. Since PLAS farmers have not embraced much digitalization, it is important to focus on awareness and capacity building. A balanced approach to digitalization would benefit PLAS farms by ensuring that strategies to integrate digital solutions within the value chain are developed. To foster and support the digitalization in PLAS farms, policymakers and stakeholders should tailor their strategies to fit specific socioeconomic factors.
Показать больше [+] Меньше [-]The Nexus between Cluster Farming and Household Dietary Diversity among Smallholder Wheat Farmers in Ethiopia
2024
Addisu Bezabeh Ali | Tesfaye Lemma Tefera
This study examined the nexus between cluster farming and household dietary diversity among smallholder wheat farmers in Oromia region, Ethiopia. Three-stage sampling procedures were employed to gather data from 384 household heads on a cross-sectional survey that was carried out in June 2022. Descriptive statistics and a binary logistic regression model were used for data analysis. The average, minimum, and maximum household dietary diversity scores were 7.10, 1, and 11, respectively. A significant difference was observed: participants in cluster farming had 14% more dietary diversity than their counterparts. Sex, marital status, participation in wheat cluster farming, home gardening, off-farm income, number of crops grown, cooperative membership, and access to training determined household dietary diversity. The study indicates that dietary diversity in households is influenced by a variety of factors. While wheat cluster-based farming is heavily promoted, household food and nutrition security also need to consider other elements like home gardening, off-farm income, cooperative membership, and training access.
Показать больше [+] Меньше [-]Çimento Yerine Sığır Gübresi Külünün Kısmi İkamesi ile Üretilen Hafif Betonun Bazı Özelliklerinin Belirlenmesi
2024
Ahmet Korkmaz | Sırrı Şahin
Bu çalışmada; Türkiye'de kırsal alanlarda ısınma amaçlı olarak kullanılan yenilenebilir enerji kaynaklarından güneşte kurutulmuş sığır gübresi külünün (SGK) farklı oranlarda çimento yerine kullanılmasının, hafif betonun basınç dayanımı üzerine etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Araştırmada, hafif agrega olarak pomza bağlayıcı olarak da CEM I 42,5 R tipi çimento ve SGK ikamesi kullanılmıştır. Karışımlara çimento yerine ağırlıkça belirli oranlarda (%0, %5, %10, %15 ve %20) SGK ikame edilerek 5 grup halinde toplam 45 adet 150×150×150 mm’lik küp numune üretilmiştir. Taze beton deneyleri olarak-birim ağırlık deneyleri; serleşmiş beton deneyleri olarak da kuru birim ağırlık, su emme ve basınç dayanımı deneyleri yapılmıştır. SGK kullanılan numunelerde, SGK ikamesinin artması ile kontrol örneklerine göre su emme miktarında bir miktar artış, basınç dayanımlarında ise bir miktar düşüş görülmüştür. %5, %10, %15 ve %20 oranlarında SGK ikamesi ile üretilen numunelerin 28 günlük basınç dayanımı düşüş değerleri kontrol örnekleri ile karşılaştırıldığında sırasıyla %4, %4,6, %5,5 ve %6 olarak belirlenmiştir. Çimento yerine %20 SGK ikamesinin uygulanması, numunelerin 28 günlük basınç dayanımlarında %6’lık bir azalma gözlemlenmiştir.
Показать больше [+] Меньше [-]Sofralık Yumurtaların Kaplanmasında Protein, Lipit ve Polisakkarit Biyomoleküller
2024
Çiğdem Şeremet
Yumurta her toplumda ve yaş grubunda severek tüketilen besin değeri yüksek bir gıda maddesidir. Yumurta ve yumurta ürünlerinin gıda endüstrisinde yaygın kullanımı insan sağlığı açısından tüketim süresi yanında hijyenik kaliteyi de ön plana çıkarmaktadır. Gıda kaynaklı zehirlenmelere, hastalıklara ve hatta ölümlere kadar giden vakalarda özellikle salmonelloz salgınlarının yarıya yakını yumurta ve yumurta ürünleri tüketimi ile ilişkilendirilmektedir. Diğer taraftan kabuklu yumurtanın tüketim süresini belirleyen iç ve dış kalitesinin korunması gıda kaybı ve atık miktarlarının azaltılması açısından büyük önem taşımaktadır. Sofralık yumurtalarda depolama süresini/raf ömrünü uzatmak amacıyla yumurtaların yağ veya mum içeren çözeltilerle kaplanması çok eski zamanlardan beri uygulanan bir yöntemdir. Günümüzde yenilebilir film veya kaplamalar olarak adlandırılan bu yöntemde amaç yumurtanın iç ve dış kalitesi ile mikrobiyolojik kalitesini koruyarak raf ömrünü uzatmak, ayrıca yumurta kabuğunun mukavemetine de katkı sağlamaktır. Bu derlemede, sofralık yumurtaların kaplanmasında kullanılan protein, lipit ve polisakkarit bazlı biyomoleküller özetlenerek olumlu ve olumsuz yönlerine vurgu yapılmıştır.
Показать больше [+] Меньше [-]Bazı Tıbbi ve Aromatik Bitki Ekstraktlarının Antibiyotik Dirençli Escherichia coli Suşları Üzerine Antimikrobiyal Aktivitelerinin Belirlenmesi
2024
Bahar Güngör
Bu çalışmada zencefil (Zingiber officinale), sarımsak (Allium sativum L.) ve nane (Mentha piperita L.) tıbbi ve aromatik bitkilerinden farklı çözücüler kullanılarak hazırlanan ekstraktların çoklu antibiyotik dirençli Escherichia coli suşları üzerine in vitro antimikrobiyal aktivitesi belirlenmiştir. Zencefil, sarımsak ve nane ekstraktlarının hazırlanmasında çözücü olarak etanol, metanol, aseton ve saf su kullanılmıştır. Çözücülerin ekstraksiyon verimi belirlendikten sonra hazırlanan ekstraktların in vitro antimikrobiyal aktivitesi altı farklı çoklu antibiyotik dirençli E. coli suşu (EC1-6) kullanılarak disk difüzyon yöntemiyle belirlenmiştir. Çözücü olarak su veya metanol kullanılan nane ekstraksiyonundan elde edilen ekstraksiyon verimi, aseton ve etanolden daha yüksek bulunmuştur (P<0,001). Benzer şekilde, zencefil ve sarımsak örneklerinden su kullanılarak alınan ekstraksiyon verimi diğer çözücülerden daha yüksek olmuştur (sırasıyla P=0,013 ve P<0,001). Zencefil etanol ve metanol ekstraktlarının E. coli EC2 ve EC4 suşlarına karşı antimikrobiyal aktivite gösterdiği (sırasıyla P=0,020 ve P=0,026), buna karşın diğer E. coli suşları üzerine zencefil ekstraktlarının herhangi bir etkisi olmadığı (P>0,05) belirlenmiştir. Benzer şekilde, sarımsak etanol ve metanol ekstraktlarının E. coli EC2 suşu dışındaki tüm E. coli suşlarına antibakteriyel etki gösterdiği belirlenmiştir (P<0,05). Bununla birlikte, farklı çözücüler kullanılarak hazırlanan nane ekstraktlarının hiçbir E. coli suşuna karşı antimikrobiyal aktivitesi tespit edilmemiştir. Çalışmanın sonuçları, zencefil etanol veya metanol ekstraktlarının, sarımsak etanol ekstraktlarının çalışılan E. coli suşlarına karşı antimikrobiyal ajan olarak kullanılabileceğini göstermiştir.
Показать больше [+] Меньше [-]Ohmik Evaporasyon İşlemiyle Elde Edilen Dut Pekmezinde Renk Değerlerinin İncelenmesi
2024
Ferit Ak | Serdal Sabancı
Evaporasyon işlemi sıvı gıda ürünü içerisinde bulunan suyun fiziksel olarak uzaklaştırılmasıdır. Bu işlemde geleneksel ısıtma teknikleri sonucunda istenmeyen bileşen oluşumu, kalite kaybı ve aroma kayıpları meydana gelmektedir. Bu nedenle gelişen teknoloji ile geleneksel gıda işlemi uygulamalarının yerini alternatif teknikler almaktadır. Bu tekniklerin başında ohmik ısıtma işlemi gelmektedir. Ohmik ısıtma işlemi iki elektrot arasında alternatif akım geçirilerek ürünün ısınma prensibine dayanmaktadır. Bu çalışmanın ana amacı üç farklı voltaj gradyanı kullanılarak elde edilen dut pekmezinin renk değerlerinin incelenmesidir. Örnekler ohmik evaporasyon işlemi ile üç farklı voltaj gradyanında atmosferik koşullar altında %22,2 Suda Çözünür Kuru Madde (SÇKM) içeriğinden %68 SÇKM değerine kadar evaporasyon işlemine tabi tutulmuştur. Örneklere ait L*, a*, ve b* renk değerleri ölçülmüştür. Elde edilen L*, a*, ve b* değerlerinden beyazlık ve kahverengileşme gibi bazı renk indeksleri hesaplanmıştır. Beyazlık indeksi (Bİ) ve kahverengileşme indeksi (Kİ) incelendiğinde, en yüksek değerler geleneksel yöntemde elde edilirken en düşük değerler 15 V/cm voltaj gradyanında elde edilmiştir. Toplam renk değişim değerinin 3,73-8,97 arasında değiştiği, en düşük renk değişim değerinin geleneksel yöntemle elde edildiği ve bu değerin yükselen voltaj gradyanı ile arttığı belirlenmiştir. Sonuç olarak, dut pekmezi örnekleri renk değişimleri açısından incelendiğinde genel anlamda voltaj gradyanın artmasından olumsuz etkilendiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte fiziksel kalite değerlerinin başında yer alan renk değerleri bakımından nispeten daha düşük voltajlı ohmik evaporasyon işleminin kullanılabileceği düşünülmektedir.
Показать больше [+] Меньше [-]The Effects of Different Doses of Zeatin, Kinetin and Gibberellic Acid Biostimulants Applied during the Seedling Development Period of Peppermint (Mentha Piperita L.) on Growth and Biochemical Parameters
2024
Muhammed Said Yolcu
This study aimed to evaluate the impact of varying doses of Zeatin, Kinetin, and Gibberellic Acid biostimulants on the growth and biochemical parameters of Mentha piperita L. Conducted in a greenhouse with three replications using a "Completely Randomized Experimental Design" design, the experiment assessed seedling and root lengths, fresh and dry weights of seedlings and roots, total phenolic content, and antioxidant activity (CUPRAC and FRAP). The results revealed that biostimulant applications significantly increased all growth and biochemical parameters compared to the control. Gibberellic acid at 200 mg/l produced the longest seedlings, while Kinetin at 50 mg/l resulted in the longest roots. The highest antioxidant activity (FRAP) and total phenolic content were observed with the 40 mg/l dose of Zeatin.
Показать больше [+] Меньше [-]Sıcak hava fritözü ile susam kavurma koşullarının optimizasyonu ve konvansiyonel kavurma ile özelliklerinin karşılaştırılması
2024
Mustafa Şamil Argun | Abdullah Kurt
Tahin üretiminde en önemli aşama susamın fiziksel ve kimyasal özelliklerini etkilediği için kavurmadır. Bu çalışmada tahin üretiminde kullanılan kabuksuz susam tohumlarının sıcak hava fritözünde optimum kavurma koşullarının belirlenmesi ve özelliklerinin konvansiyonel yöntemle karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışma kapsamında kabuğu soyulmuş susam tohumları farklı sıcaklık (160°C, 180°C ve 200°C) ve sürelerde (15-70 dakika) sıcak hava fritözünün haznesine 0,8 gr/cm3 olacak şekilde yayılarak kavrulmuştur. Kavurma işlemindeki sıcaklık ve süre parametreleri yanıt yüzey yöntemi kullanılarak optimize edilmiştir. Kavrulmuş örneklerin ΔE (toplam renk değişimi) ve su aktivitesi verilerine göre sıcak hava fritözünün optimum çalışma sıcaklığı ve süresi 181,1°C ve 36,7 dk olarak belirlenmiştir. Sıcak hava fritözünde kavurma neticesinde konvansiyonel kavurmaya göre yağ verimi %50’den %60’a çıkmıştır. En düşük peroksit değeri 1,69 meq O2/kg ile 180°C de 35 dk da sıcak hava fritözünde tespit edilmiştir. FTIR sonuçları da sıcak hava fritözü ile kavrulmuş susamların oksidasyona karşı daha dayanıklı olduğunu desteklemiştir. Sıcak hava fritözü ile 5 kat daha kısa sürede kavrulan susamların konvansiyonel kavurmaya göre asitlik değerleri ve yağ asidi kompozisyonları benzer bulunmuştur. HMF içeriğinde ise sağlık açısından riskli seviyede bir oluşum gözlenmemiştir.
Показать больше [+] Меньше [-]Analysis of Specialization in Agricultural Products After WTO Membership: A Review for Türkiye and Mercosur Countries Agricultural Trade Relation
2024
Elif Tuğçe Bozduman
The increase in the volume of foreign trade between Türkiye and MERCOSUR countries in recent years has an important potential. The fact that these countries are economically similar further increases the mutual foreign trade potential. These trade relations are important in terms of economic cooperation and are expected to strengthen the economic interests of countries over time. Both Türkiye and MERCOSUR countries have a high potential in terms of production and foreign trade in agricultural and livestock products. Of course, the fact that countries are members of the World Trade Organization has increased free foreign trade in these sectors. Therefore, in this study, the level of foreign trade specialization in the agriculture and livestock sector after Türkiye and MERCOSUR countries became a member of the World Trade Organization was analysed. In this study covering the years 1995-2022; Net Trade, Export-Import Ratio, Lafay and Michaely indices were used. The findings show that the highest specialization is in Argentina and the lowest in Paraguay. In addition, Türkiye and Brazil have an advantage in numerically similar product groups. Türkiye needs to increase productivity in agriculture to increase the level of specialization in foreign trade.
Показать больше [+] Меньше [-]The Use of The Ancient Amaranth (Amaranthus) Grain in Traditional Turkish Cuisine
2024
Merve Onur | Aybuke Ceyhun Sezgin
With its culinary use dating back more than six thousand years, amaranth is known as the ancient grain and the food of the future. Recently recommended for consumption by FAO/WHO, the amaranth plant is a prominent, “forgotten,” functional food that can be used in human nutrition because of its drought-resistant cultivation, gluten-free, and protein and fiber-enriched content. This study evaluates amaranth's botanical character, functional properties, impacts on health, preparation-cooking methods, and use in local and traditional Turkish cuisines. Numerous studies have indicated the association between amaranth’s chemical composition and its anti-oxidative, anti-tumor, gluten-intolerance, and cholesterol-lowering properties, and its assistance with intestinal flora and protein digestibility. Manifold dishes can be made using amaranth seeds and flour in traditional cuisines. Raw and cooked amaranth grains are used in rice, soup, and breakfast cereal. In the food industry, it is a crucial grain alternative to various bakery products, such as bread, pasta, cookies, manti, noodles, biscuits, and crackers, made from amaranth flour. There is a need for alternative recipes to increase the use of amaranth in the kitchen. In this context, it is thought that awareness should be increased by applying it to recipes that can replace semolina and bulgur in traditional cuisines. For this purpose, this study aims to increase the consumption of the ancient grain amaranth by including it in recipes in traditional Turkish cuisine.
Показать больше [+] Меньше [-]