Уточнить поиск
Результаты 1171-1180 из 5,301
Sivas İlindeki Bazı Süt İşletmelerine Gelen Sütlerin Ağır Metal İçeriklerinin Belirlenmesi Полный текст
2019
Mehmet Beykaya | Zeliha Yıldırım | Ayşe Özbey | Metin Yıldırım
Bu araştırmada Sivas ve yöresinde bulunan 5 süt fabrikasının depo tankından temin edilen 50 adet süt örneğinde ağır metallerden kadmiyum (Cd), bakır (Cu), krom (Cr) ve kurşun (Pb) içerikleri incelenmiştir. Araştırma sonucunda süt örneklerinin Cd, Cu ve Cr içeriklerinin sırasıyla 8,896, 33,69 ve 31,81 µg/kg düzeyinde olduğu saptanmıştır. Süt örneklerin %92’inde Pb miktarının tespit edilebilir limitin altında, %8’inde ise 304,1-503,4 µg/kg olduğu belirlenmiştir.
Показать больше [+] Меньше [-]Sera İşletmelerinde Yağmur Sularının Hasadı ve Depolama Kapasitesinin Belirlenmesi Полный текст
2019
Abdullah Nafi Baytorun | Zeynep Zaimoğlu | Mustafa Ünlü
Su kaynaklarının yeterli olmadığı alanlarda yağmur sularının toplanarak sera sulamasında kullanılması sürdürülebilirlik açısından büyük öneme sahiptir. Depolanacak yağış miktarının belirlenebilmesi için yağış miktarı ve bitki su tüketimi bilinmelidir. Akdeniz bölgesindeki dar sahil şeridinde su kaynakları yetersiz olup, sera üreticisi çok uzak mesafelerden borularla su taşımaktadır. Yapılan bu çalışmada Mersin iklim koşullarında düzenli olarak ısıtılmayan seralarda yapılan domates yetiştiriciliğinde aylara bağlı günlük su tüketimi farklı yöntemlere göre hesaplandıktan sonra düşen yağışın serada kullanılan aylık miktarından arta kalan kısmının depolama kapasitesi belirlenmiştir. Mersin iklim koşullarında FAO-Radyasyon yöntemine göre hesaplanan su tüketimi ve yağış miktarından gidilerek depolama kapasitesi 0,25 m3.m-2 olarak belirlenmiş ve depolanan bu su ile ile Kasım-Mayıs döneminde 7 ay boyunca bitki su ihtiyacının karşılanabileceği belirlenmiştir. Serada Bitki su tüketiminin FAO-Blaney-Criddle yöntemine göre hesaplanması durumunda depolama kapasitesi 0,19 m3.m-2 olacak ve Kasım – Nisan dönemindeki 6 aylık sürede bitki su tüketimi karşılanabilecektir.
Показать больше [+] Меньше [-]Elit Domuz Ayrığı (Dactylis glomerata L.) Genotiplerinde Genetik Çeşitliliğin SSR Markörleri ile Belirlenmesi Полный текст
2019
Gonul Cömertpay | Hüseyin Özpınar
Domuz ayrığı (Dactylis glomerata L.) yaygın olarak yetiştiriciliği yapılan, ekonomik açıdan önemli çok yıllık bir buğdaygil yem bitkisidir. Bu araştırma, Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü yem bitkileri ıslah programı kapsamında geliştirilen elit domuz ayrığı klonlarının akrabalık derecelerini ve genetik çeşitliliğini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada 32 genotip ve 24 SSR primeri kullanılmıştır. Moleküler analiz sonucunda SSR primerleri toplamda 126 allel üretmiştir. Allel sayısı 3 ila 7 arasında değişmiş ve lokus başına düşen ortalama allel sayısı 5,25 olarak bulunmuştur. Elde edilen allel büyüklükleri ise 101 bp ile 354 bp arasında değişmiş ve polimorfizm oranı her primer için %100 olarak gerçekleşmiştir. Bireyler arasında uzaklık derecesi Jaccard genetik uzaklık katsayısı kullanılarak elde edilmiş ve 0,21 ile 0,84 arasında değişmiş ve genetik çeşitlilik seviyesi yüksek bulunmuştur. Genotiplerden elde edilen 126 allelin 28’nin nadir alleller olduğu ortaya çıkmıştır. Jaccard genetik uzaklık katsayısı kullanılarak yapılan neighbor-joining analizi sonucunda oluşturulan dendrogram 3 ana gruba ayrılmıştır. A grubu en büyük grubu oluşturmuş ve bünyesinde 15 genotip barındırmıştır. B grubu orijini aynı bölge olan 13 genotiple ikinci büyük grubu oluşturmuştur. C grubu ise en küçük grup olup orijini Türkiye’nin kuzeyi olan genotipleri barındırmıştır. Moleküler analizler domuz ayrığı genotiplerinin önemli derecede genetik varyasyon taşıdığı ve ıslah programı için değerli kaynaklar olduğu ortaya çıkmıştır. Bunlara ek olarak, SSR tekniğinin domuz ayrığı genotiplerini moleküler olarak tanımlamada oldukça uygun ve etkili bir teknik olduğu sonucuna varılmıştır.
Показать больше [+] Меньше [-]Farklı Çözündürme Yöntemlerinin Dondurulmuş Midye ve Karides Etlerinin Kalite Parametreleri Üzerindeki Etkisi Полный текст
2019
Zafer Ceylan | Kubra Unal
Bu çalışmada, farklı çözündürme yöntemlerinin, dondurulmuş midye ve karides örneklerinin mikrobiyal, fiziksel ve duyusal kalitesi üzerine etkileri araştırılmıştır. Çözündürme işlemi, buzdolabında (B4: 4±1ºC), oda sıcaklığında (O22: 22±1ºC), ılık suda (I30: 30±1ºC) ve sıcak suda (S55: 55±1ºC) gerçekleştirilmiştir. Toplam mezofilik bakteri sayısı, her iki örnekte de en düşük B4 (2,74 log KOB/g) ve S55 (3,35 log KOB/g) yöntemleri ile çözündürülen gruplarda tespit edilirken, en yüksek I30 grubunda bulunmuştur. Öte yandan en yüksek değerler ise her iki gıda örneğinde de I30 grubunda bulunmuştur. Psikrofilik bakteri sayısı ise, en düşük S55 ile çözündürülen grupta tespit edilmiştir. Renk analizi sonuçlarına göre, en düşük L* değeri her iki örneğin I30 gruplarında bulunurken, oksidasyon ile ilişkilendirilen b* değeri ise en yüksek, midye örneklerinde O22 ve karides örneklerinde ise B4 grubunda tespit edilmiştir. En düşük su aktivitesi değeri midye örneğinde B4 grubunda bulunurken, karides örneğinde 022 grubunda tespit edilmiştir. Duyusal analiz sonuçlarına göre; buzdolabında çözündürülen her iki örneğin genel kabul edilebilirlik puanı en yüksek bulunmuştur. Sonuç olarak, kalite parametrelerinin tamamı değerlendirildiğinde her iki grupta da, buzdolabında ve sıcak suda çözündürmenin en iyi yöntem olduğu belirlenmiştir.
Показать больше [+] Меньше [-]Koloni Verimliliğini Artıran Yeni Bir Kovan Modeli Полный текст
2019
Ethem Akyol | Mustafa Güneşdoğdu | Ayhan Ceyhan
Gezginci arıcılık; koloni verimliliğinin artırılmasında önemli bir uygulama olmakla birlikte son zamanlarda kolonilerin nakliyesinde için işçi bulmak önemli bir sorun haline gelmeye başlamıştır. Arı taşımacılığının genellikle iller arasında ve gece saatlerinde yapılması zorunluluğu, ayrıca arı sokması problemleri nedeniyle çalıştıracak eleman bulunamaması sorununu da beraberinde getirmiştir. Gezginci arıcılıkta taşımacılığın iller arasında yapılması yanında, kolonileri hem yüklerken hem de indirirken ayrı işçilik giderleri gerektirmesi de işletme giderlerini artıran bir diğer faktördür. Bunun sonucu olarak da arıların taşınmasında işçi bulmak hem güç olmakta hem de işçilik maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle gezginci arıcılık ekonomik olmaktan uzaklaşmaktadır. Sürekli artan yakıt fiyatlarıyla birlikte nakliye giderlerinin de artması gezginci arıcılığı olumsuz etkileyen bir diğer olumsuzluktur. Arı yükleme ve indirmede yaşanan bu problemlerden dolayı bir arıcı konakladığı yerden memnun olmasa da kolonilerinin yerini hızlıca değiştirememekte ve sezonu verimsiz bir şekilde geçirmek zorunda kalmaktadır.
Показать больше [+] Меньше [-]Tarçın (Cinnamomum verum) Yağının Gökkuşağı Alabalığı (Oncorhynchus mykiss) Büyüme Performansı ve Kan Parametreleri Üzerine Etkileri Полный текст
2019
Osman Sabri Kesbiç
Yapılan çalışmada, tarçın yağının yavru alabalık (Oncorhynchus mykiss) yemlerine ilavesinin balıklarda büyüme performansı, yem değerlendirme ve kan parametreleri üzerine etkileri araştırılmıştır. Bu kapsamda 0 mL/kg (TY0), 1 mL/kg (TY1), 2 mL/kg (TY2), 4 mL/kg (TY4)ve 10 mL/kg (TY10) olmak üzere 5 farklı konsantrasyonda tarçın yağı içeren deneme yemleri hazırlanmıştır. 60 gün sürdürülen çalışmada ağırlıkları (10,68±0,35 g)olan yavru alabalıklar kullanılmış olup deneme 3 tekrarlı olmak üzere 100 L hacimli akvaryumlarda yürütülmüştür. Besleme denemesi neticesinde tarçın yağı içeren yemlerle beslenen grupların kontrol grubuna nazaran büyüme ve yemden yararlanma performanslarının önemli ölçüde arttığı gözlenmiştir. Deneme sonunda alınan kan numunelerinin analizi sonucunda, tarçın yağıyla beslene balıkların eritrosit ve hemoglobim miktarları, hematokrit oranları önemli ölçüde artış göstermiştir. Ayrıca tarçın yağı balıkların serum glikoz, trigliserit ve kolesterol miktarını azaltırken, toplam protein ve albümin miktarını arttırmıştır. Çalışma bulgularına göre alabalık yemlerine 4mL/kg tarçın yağı ilavesinin balıkların büyüme performansı, yem değerlendirme ve sağlık kriterleri olumlu yönde etkilediği gözlenmiştir.
Показать больше [+] Меньше [-]İncirin Sıcak Hava ve Mikrodalga Destekli Köpük Kurutma Yöntemi ile Kurutulması Полный текст
2019
Mehmet Koç | Feyza Elmas | Emine Varhan
Bu çalışmada, köpük kurutma yöntemi kullanılarak incirin sıcak hava (60, 70, 80°C) ve mikrodalga (100, 300, 600 W) ile kurutma işlemi gerçekleştirilmiş, kurutma işlem parametrelerinin ve köpük kalınlığının kurutma kinetiğine etkisi incelenmiştir. Kurutma işlemi yalnızca düşen kurutma periyodunda gerçeklemiş ve sabit kurutma periyodu gözlenmemiştir. Mikrodalga ile kurutma, köpük yüzeylerindeki büyük buharlaşma alanına ek olarak hacimsel ısıtma sağlaması nedeniyle sıcak hava ile kurutmaya kıyasla daha kısa sürede tamamlanmıştır. Sıcaklığın ve mikrodalga gücünün artması kuruma sürelerini kısaltırken, köpük kalınlığının artması ile kuruma süreleri uzamıştır. Kinetik parametreleri belirlemek için, deneysel kurutma verileri Fick’in 2. difüzyon denkleminin yarı deneysel modellerine yerleştirilmiştir. Bunlar arasında, Wang ve Singh modeli mikrodalga kurutma için daha iyi bir uyum sağlarken, Logaritmik model sıcak hava ile kurutma için daha uygun bulunmuştur. Mikrodalga ve sıcak hava kurutma için etkili difüzyon katsayısı değerleri sırasıyla 9,94×10-10-405,69×10-10 ve 13,26×10-10-26,65×10-10 m2·s-1 aralığında değişim göstermiştir. Kurutma sıcaklığı, mikrodalga gücü ve köpük kalınlığının artmasıyla etkili difüzyon katsayısı değerleri artmıştır. Kalınlığın artması yapıdaki boşlukların artmasını ve ısı iletiminin konveksiyonla gerçekleşmesini sağlayarak etkili difüzyon yayılımının desteklenmesini sağlamıştır. Aktivasyon enerjisi Arrhenius denklemi kullanılarak mikrodalga kurutma için 2,195-2,379 W·g-1 aralığında, sıcak hava ile kurutma için ise 12,952-21,426 kJ·mol-1 aralığında bulunmuştur.
Показать больше [+] Меньше [-]Food Safety, Fish and Listeriosis Полный текст
2019
Alejandro De Jesús Cortés Sánchez | Martha Lorena Guzmán Robles | Rodolfo Garza Torres | Luis Daniel Espinosa Chaurand | Mayra Diaz Ramirez
Listeria monocytogenes is a food pathogen responsible for listeriosis, a relevant disease in public health worldwide. The genus Listeria spp., corresponds to cosmopolitan bacteria and capable of surviving different adverse conditions, which increases the risk for the food to be contaminated at any stage of the food chain. Fish and fish products are foods of high production level and, due to their chemical or nutritional composition, are highly susceptible to deterioration and contamination by pathogens in their productive chain relating to cases of listeriosis. Derived from the incidence and human mortality due to causative agents of listeriosis, along with their resistance to antimicrobials, they have acquired a greater emphasis on human health, animal health and food industry, resulting in the implementation of safety systems such as good hygiene practices, Hazard Analysis and Critical Control Points (HACCP) system, analytical methods and microbiological criteria, as some of the actions to contribute to the food safety and public health protection. The purpose of this review document is to provide, in a general way, aspects involved in foodborne illnesses, specifically listeriosis and its association with fish as a transmitting food, considering the prevention and control measures of this disease through food. It also includes aspects related to antimicrobial resistance by bacterial isolates obtained from fish, their implications and health risks.
Показать больше [+] Меньше [-]Dielectric Properties of Foods Полный текст
2019
Buşra Tıraş | Sercan Dede | Filiz Altay
Dielectric properties of materials are used for evaluating their interactions with electromagnetic energy. Dielectric properties of food materials are required for various applications in food industry such as microwave (at 915 or 2450 MHz), radio wave (at 13.56, 27.12 or 40.68 MHz) and magnetic field processing. In order to understand the response of food materials to electromagnetic energy, dielectric parameters must be determined as a function of frequency, temperature, composition and moisture content. In this review, the dielectric properties of different food groups were listed depending on temperature and frequency ranges. In addition to the literature data of dielectric properties, the penetration depths of microwave or radio wave through food groups were calculated. The effects of temperature and composition (mostly moisture content) on dielectric properties depend on the type of the food and sometimes on frequency. However, the effect of frequency is constant; increased frequency decreased dielectric constant, loss factor and penetration depth. The lowest calculated penetration depth belonged to the fish surimi gel as 3.39 mm at microwave frequency whereas they were high generally for fats, oily seeds and flours (max was 372602 mm for corn flour). It appears that dielectric properties of foods should be investigated further depending on the interactions between frequency, temperature and composition. And then, dielectric heating based on the aim of the process can be applied accordingly. Besides, it appears that the moisture content and especially the dipole rotation and the conductivity movements of the molecules in free water content of the food are some of the most critical factors influencing the dielectric properties of food materials.
Показать больше [+] Меньше [-]The Effects of Different Storage Temperatures and Durations on Peroxide Values of Fish Feed Ingredients Полный текст
2019
Aysun Kop | Kutsal Gamsız | Ali Yıldırım Korkut | Hülya Sayğı
The growth of fish in intensive fish farming is carried out completely by the feeds supplied from externally. Different ingredients are used in feed production. The nutritional content of these ingredients is checked when purchased or brought to the factory. These ingredients are then stored until feed production. Storage duration and storage temperatures directly affect the freshness criteria of feed ingredient materials. Especially when high-energy ingredients with high levels of fat are stored in poor storage conditions, the fats in the ingredients are oxidized, therefore the peroxide number increases and the ingredient becomes bitter. Oxidation not only destroys the lipids in fish feeds but also vitamins. Slow growth, poor feed evaluation, color darkening, lethargy and deaths have been reported in fish fed with diets that are oxidized and inadequate in vitamin E. In this study, oxidation levels of fish feed ingredients were determined due to different storage conditions. Generally, the number of peroxides increased due to the increase in storage time and temperature, depending on the type of raw materials and oil content.
Показать больше [+] Меньше [-]