Уточнить поиск
Результаты 1351-1360 из 5,301
Bayburt Koşullarında Organik Olarak Yetiştirilen Bazı Yerel Fasulye (Phaseolus vulgaris L.) Genotiplerinin Bazı Morfolojik ve Agronomik Özelliklerinin Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma Полный текст
2018
Ümit Girgel | Alihan Çokkızgın | Mustafa Çölkesen
Bu araştırma, organik şartlarda seçilmiş bazı yerel fasulye (Phaseolus vulgaris L.) genotiplerinin morfolojik ve agronomik özelliklerini belirlemek amacıyla, Bayburt Üniversitesi, Gıda Tarım ve Hayvancılık Uygulama ve Araştırma Merkezi deneme alanında 2016 yetiştirme döneminde yürütülmüştür. Araştırmada 13 yerel fasulye genotipi ile 3 tescilli çeşit (Önceler-98, Horoz ve Dermason) kullanılmıştır. Çalışma tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre üç tekerrürlü olarak kurulmuştur. Araştırmada, bitki boyu 32,1-44,3 cm, ilk bakla yüksekliği 6,7-11,1 cm, gövde kalınlığı 5,6-8,4 cm, bakla boyu 85,9-120,7 mm, bakla eni 12,5-15,4 mm, bitkide bakla sayısı 10,0-24,1 adet/bitki, baklada tane sayısı 3,5-5,5 adet/bakla, 1000 tane ağırlığı 393,7-545,5 g, dekara tane verimi 128,3-194,3 kg/da arasında değişim göstermiştir. En yüksek tane verimi dermason fasulye çeşidinden elde edilmiş olurken, bunu takiben Önceler-98 çeşidi ve Aydıntepe genotipinin de tane verimi ve bölgeye adaptasyon özelliklerinin iyi olduğu gözlemlenmiştir. Sonuç olarak, incelenen yerel genotiplerden bazılarının bazı morfolojik özellikler ve bitki verimi açısından değerlendirmeye uygun olduğu, ıslah çalışmalarında bir genitör olarak kullanılmalarının faydalı olacağı düşünülmektedir.
Показать больше [+] Меньше [-]Salep Kullanımının Fermente Türk Sucuğu Kalite Parametreleri Üzerine Etkisi Полный текст
2018
İsmail Gök | Birol Kılıç | Cem Okan Özer
Bu çalışmanın amacı farklı oranlardaki (%2,5, 5, 7,5 ve 10) salep ilavesinin, sucuğun fermantasyon ve depolama dönemlerinde (5., 10., 20. ve 30. gün) fizikokimyasal, tekstürel ve duyusal özellikleri üzerine etkisini belirlemektir. Araştırma sonuçları tüm sucuk gruplarında fermantasyon ve depolama süresince TBARS değerlerinin kademeli olarak arttığını göstermiştir. Ancak %10 oranında salep ilavesi ile üretilen sucuklarda fermantasyon sonrasında ve depolama süresince kontrol grubuna kıyasla daha düşük TBARS değerleri tespit edilmiştir. Ayrıca sucuk formulasyonunda salep kullanımının pH değerlerinde düşüşe neden olduğu belirlenmiştir. Fermantasyon ve depolama süresince, en yüksek L* değerleri %10 oranında salep ilavesi yapılan sucuk örneklerinde tespit edilmiştir. Sucuk formulasyonunda kullanılan salep oranının arttırılmasının sucuk örneklerinde tespit edilen sertlik değerlerini ve kül miktarını arttırdığı, nem miktarını ise azalttığı saptanmıştır. Bu çalışmanın sonuçları sucuk üretiminde salep kullanımının et endüstrisi tarafından ürün raf ömrü ve kalite parametrelerine katkı sağlamak amacıyla kullanılabileceğini göstermiştir.
Показать больше [+] Меньше [-]Balık Hastalıkları ile Mücadelede Bitki Esansiyel Yağlarının Major Komponentlerinin Önemi Üzerine bir Araştırma Полный текст
2018
Azime Küçükgül
Taninler, alkaloidler, terpenoidler ve fenolik bileşikler gibi esansiyel yağlardaki farklı fitokimyasalbileşenlerin mevcudiyeti anti-bakteriyel, anti-fungal ve anti-inflamatuar etkiler göstermektedir. Bu çalışmanın amacı üç bitkiye ait esansiyel yağın (Thymus vulgaris L., Centaurium erythraea Rafn. ve Foeniculum vulgare Mill) major bileşiklerinin balık hastalıkları ile mücadeledeki rolünü ortaya koymaktır. Ticari bir firmadan temin edilen esansiyel yağlara ait bileşenler GC/MS analizleriyle belirlendi. T. vulgaris’in en önemli bileşeni phenol, 2-methyl-5-(1-methylethyl) olarak adlandırılan karvakroldü (%40). Diğerleri ise linalool L (%15,11) ve benzene, methyl(1-methylethyl)- (%12,12) olarak belirlendi. C. erythraea’nın en zengin esansiyel yağı %34,90 ilebicyclo [3.1.1] hept-2-ene, 2,6,6-trimethyl-, (ñ)- diğer adıyla alfa-pinendi. Diğerleri sırasıyla heptacosane (%19,15) ve dotriacontane (%17,72) olarak bulundu. F. vulgare esansiyel yağı değerlendirildiğinde ise benzene, 1-methoxy-4-(1-propenyl)- (eş anlamlısı Cis-Anethol) %67,99 en önemli bileşen olarak bulundu, onu dl-Limonene (%16,03) ve benzene, 1-methoxy-4-(2-propenyl)- (%6,97) izledi. Kekiğin terapötik etkisi yüksek fenolik içeriğinden dolayıdır (özellikle karvakrol). F. vulgare esansyel yağındaki en önemli bileşenler antibakteriyel, antioksidan, antifungal ve antikanser etkileri olan anethole, fenchone ve limonene’ dir. Önceki çalışmalar gösteriyor ki alfa-pinene birçok patojenik gram negatif bakteri üzerinde inhibe edici etkiler göstermektedir. Bizim araştırmamızda bahsi geçen esansiyel yağların dominant bileşenleri, balık yetiştiriciliği ile ilgili hem in viv hemde in vitro önceki bulgularla uyumluluk arz etmektedir.
Показать больше [+] Меньше [-]Analysis of the Socio-Economic Constraints of Small Ruminants’ Production in West Bank-Palestine Полный текст
2018
Yahya Istaitih | Makbule Nisa Mencet Yelboga
This study analysed the socio-economic constraints facing small ruminants’ production in West Bank Palestine. Therefore, it investigated the sites of Al-thaheryia and Facuoa and included. From primary data collected from different sources, 170 small ruminants’ rearers have been randomly selected. Additionally, two workshops have been implemented to gather both quantitative and qualitative data through discussion and brainstorming. Descriptive statistics; frequency, percentage, mean, standard deviation, Chi-square test and T-test are used to shape the socioeconomic constraints facing by small ruminants rearers. The findings revealed a need for extension system to enhance small ruminants’ productivity.
Показать больше [+] Меньше [-]Türkiye’de Üretilen Organik ve Konvansiyonel Sütlerin Bazı Fizikokimyasal Özellikleri ile Yağ Asitleri Kompozisyonu ve Antioksidan Kapasitesinin Belirlenmesi Полный текст
2018
Bayram Ürkek | Mustafa Şengül
Bu çalışmada Türkiye’de üretilen konvansiyonel ve organik çiğ sütlerin bazı fizikokimyasal özellikleri, yağ asitleri kompozisyonu ve antioksidan kapasitesi üzerine çiftlik üretim tipinin (konvansiyonel ve organik) ve süt toplama zamanın etkisinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Araştırmada organik ve konvansiyonel çiftliklerden bir yıl boyunca iki ayda bir 9’ar adet çiğ süt örnekleri toplanmıştır. Organik ve konvansiyonel olarak üretilen sütlerin yağ asidi kompozisyonu, antioksidan kapasitesi, toplam fenolik madde ve bazı fizikokimyasal özellikleri (kurumadde, yağ, protein, kül, titrasyon asitliği (% laktik asit), pH, özgül ağırlık) incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre konvansiyonel ve organik süt örneklerinin ortalama kurumadde, yağ, protein, kül, özgül ağırlık, asitlik ve pH değerleri sırayısla %12,06-11,97, %3,67-3,50, %3,33-3,34, %0,67-0,66, 1,0381-1,0381 g mL-1, %0,18-0,16 6,67-6,73 olarak belirlenmiştir. Konjuge linoleik asit oranlarının organik sütlerde %1,39 ile %2,87 arasında, konvansiyonel sütlerde %1,67 ile %2,96 arasında değiştiği belirlenmiştir. Sonuç olarak, süt bileşenlerini (kurumadde, yağ, protein ve kül), yağ asidi kompozisyonunu, EC50 ve toplam fenolik madde değerlerinin çiftlik üretim tipinden etkilenmediği ortaya konulmuştur. Diğer taraftan süt yağı, protein, yağ asidi oranları (oleik asit hariç), EC50, inhibisyon ve toplam fenolik madde değerlerinin toplama zamanına bağlı olarak önemli değişimler gösterdiği belirlenmiştir.
Показать больше [+] Меньше [-]Consortium Application of Endophytic Bacteria and Fungi Improves Grain Yield and Physiological Attributes in Advanced Lines of Bread Wheat Полный текст
2018
Ghulam Muhae-Ud-Din | Muhammad Amjad Ali | Muhammad Naveed | Khalid Naveed | Amjad Abbas | Javed Anwar | Muhammad Hammad Tanveer
Increasing human population places pressure on agriculture. To feed this population, two time increase in the current wheat production is needed. Today agriculture is becoming input intensive with more reliance on synthetic fertilizers and agrochemicals to fulfil the feed demand of the growing numbers. Use of synthetic fertilizer since last few years is impacting the soil quality. In this scenario, the use of beneficial endophytic microbes is an attractive strategy to overcome the use of synthetic products. To investigate the effect of consortium application of endophytic bacteria and fungus on plant growth, grain yield moisture status, a pot experiment was conducted in different wheat lines. It comprised four treatments like control, application of bacterial strain Bacillus sp. MN54, fungal strain Trichoderma sp. MN6, and their consortium (Bacillus sp. MN54 + Trichoderma sp. MN6). The effect of consortium application was more prominent and significantly different from the sole application of bacteria and fungus. The results showed that with a consortium application of endophytic bacteria and fungus, there was 28.6, 4.3, -6.3 and -3.7% increases in flag leaf area, chlorophyll content, relative membrane permeability and water content respectively. Consortia of endophytic microbes also resulted in the yield enhancement through the betterment of various yield attributes like number of spikelet’s, grains per spike and grain yield per plant (32.2, 25.8 and 30.8%, respectively). So, consortia of endophytic microbes can greatly promote the progress of plants in dry land agriculture and increase the yield in an environmentally sustainable way.
Показать больше [+] Меньше [-]Analysis of Polymorphisms on GH-MspI and IGF1-SnaBI Loci in Five Turkish Native Cattle Breeds Полный текст
2018
Yasemin Öner | Onur Yılmaz | Candan Eriş | Nezih Ata | Cihan Ünal | Seyrani Koncagül
Growth Hormone (GH) and Insulin like Growth Factor-I (IGF1) are members of somototrophine axis pathway. They play a role in key on several mechanisms such as postnatal growth, cell differentiation and metabolism. Due to their vital importance, polymorphisms on the genes coding are worth to be understood. In this study five native cattle breeds (Native Southern Yellow (NSY), South Anatolian Red (SAR), Anatolian Grey (AG), Native Black (NB), East Anatolian Red (EAR) were investigated by PCR-RFLP method for GH-MspI and IGF1-SnaBI loci. 198 and 194 samples were analyzed for GH-MspI and IGF1-SnaBI loci, respectively. In both two loci two alleles and three genotypes were observed. Predominant alleles were A and B for GH-MspI locus IGF1-SnaBI loci, respectively. Frequencies of A and B alleles were calculated between 0.400-0.875 and 0.846-0.903 for GH-MspI locus IGF1-SnaBI loci, respectively. While among investigated population only EAR population was at Hardy-Weinberg equilibrium for IGF1-SnaBI locus, for GH-MspI only, in SAR population no deviation from Hardy-Weinberg equilibrium.
Показать больше [+] Меньше [-]The Use of Expanded Perlite for Pb(II) removal from Industrial Leachate: Kinetic Studies Полный текст
2018
Fulya Aydın Temel
In this study, the removal efficiency of Pb(II) from industrial leachate was investigated by using expanded perlite by adsorption. The effects of pH, contact time, and adsorbent dosage were examined on the Pb(II) removal. The adsorption kinetics were tested to understand the adsorption mechanism using three kinetic models, i.e., Elovich, intraparticle diffusion, and the pseudo second order reaction kinetic models. As the result, the best conformity kinetic model for Pb(II) adsorption on expanded perlite was described as the pseudo second-order (R2>0.99). It is indicated that chemisorption is the determining step of adsorption process rather than mass transfer from industrial leachate. According to the data obtained from intraparticle diffusion model, the adsorption is composed of more than one step. This can be attributed to the fact that the adsorption in the final portion was the intraparticle diffusion while the adsorption in the first portion was the film diffusion. Both film diffusion and intraparticle diffusion processes in the adsorption of Pb(II) on expanded perlite are significant. This study indicated that expanded perlite was an influential alternative adsorbent for the removal of Pb(II) by adsorption from industrial leachate.
Показать больше [+] Меньше [-]N-Acyl Homoserine Lactone-Mediated Quorum Sensing System Inhibition of Phenolic Strawberry Extract Полный текст
2018
Sedef İlk
Phenolic compounds which have many bioactivities such as antioxidant, antimicrobial and also inhibition of quorum sensing-regulated violacein pigment production properties are one of the plant secondary metabolites. The objective of this study was to determine the antioxidant, antimicrobial activity and the inhibition of quorum sensing (QSI) activity by the phenolic extract obtained from strawberry fruits (Fragaria×ananassa cv. ‘Rubygem’). The phenolic content of extract was determined as 3089 μg GAE g fw-1. The antioxidant activity determined through the ABTS+ and FRAP method was 28.4 and 26.2 mmol TE L-1 respectively. The phenolic extract was able to inhibit all the evaluated bacteria by the disc diffusion assay in the range of 3.12–18.36 mm and could inhibit the quorum sensing phenomena in bacteria. The strawberry phenolic extract exhibited high antioxidant capacity, antimicrobial and anti-quorum sensing properties. To our knowledge, this is the first report on the quorum sensing inhibition activity of strawberry fruit extract. The discovery of non-toxic novel compounds within antibacterial and QSI activity could lead to the development of antimicrobial therapeutic agents that can be alternative and complementary treatments against antibiotic resistant bacterial pathogens
Показать больше [+] Меньше [-]Kavunda ABA Uygulamalarının Bitki Büyümesi, Çiçek Cinsiyeti ve Çiçek Tozu Kalitesine Etkileri Полный текст
2018
İlknur Solmaz | Esma Kartal | Nebahat Sarı
Kavunlarda hibrit tohum üretiminde zaman, işgücü ve verim kaybının önüne geçmek için andromonoik ana materyalde erkek kısırlık ya da erkek kısırlığa sebep olacak kimyasal hibridizasyon ajanları (KHA) kullanımı önem taşımaktadır. Bu çalışmada bazı bitki türlerinde KHA olarak kullanılan ABA hormonunun Galia Fı kavun çeşidinde bitki gelişmesi, erkek çiçek oluşumu ve çiçek tozu kalitesi üzerine etkileri araştırılmıştır. Araştırmada ABA’nın 250 ve 500 ppm’lik iki dozu, fidelikte (F), serada ilk çiçeklenme döneminde askıya alınmış bitkilerde (İÇ) ve fidelik+ilk çiçeklenme dönemlerinde (F+İÇ) uygulanmıştır. Kontrol uygulamasındaki bitkilere ise sadece su püskürtülmüştür. Araştırma bulgularına göre, ABA’nın 500 ppm’lik dozunun F+İÇ ile F uygulamaları bitki gelişimini başlangıçta biraz baskılamış olmakla birlikte, sıcaklıkların yükselmesi ile bu etki ortadan kalkmıştır. ABA uygulamaları erkek çiçeklerin açmasını engellememiş olmakla beraber, erkek çiçek sayısı 500 ppm F+İÇ uygulamasında kontrole göre %62 oranında azalmıştır. Çiçek tozu canlılık ve çimlenmesi üzerine de ABA uygulamalarının kaliteyi arttırıcı bir etkisi olmamakla birlikte, canlılık ve çimlenme oranlarının %95’in üzerinde olduğu tespit edilmiştir.
Показать больше [+] Меньше [-]