Уточнить поиск
Результаты 401-410 из 471
Türk Tarım – Gıda Bilim ve Teknoloji Dergisi, 11(1): 104-111, 2023 Büyüme Geciktirici ile Yetiştirilen Dahlia Bitkilerinin Giberellik Asit ile Büyümesinin Hızlandırılması Полный текст
2023
Onur Sefa Alkaç | Esra Öndeş | Rümeysa Temir | Esat Tuncel | Mehmet Emin İşbilir
Bu çalışmada, dahlia tohumlarına 0, 25, 50 ve 100 ppm dozlarında paclobutrazol uygulaması yapılmıştır. Paclobutrazol ‘un sağladığı olası geciktirici etkilerini ortadan kaldırmak amacıyla fidelerin saksılara dikiminden 1 hafta sonra 0, 100 ve 200 ppm dozlarında yapraktan püskürtülerek GA3 uygulaması yapılmıştır. Çalışma sonunda, fide döneminde, fide boyunda (5,08 cm) ve çimlenme oranında (%80,56) 25 ppm paclobutrazol uygulaması kontrole göre (4,68 cm-%67,59) iyi sonuçlar göstermiştir. Paclobutrazol dozları arttıkça belirtilen parametrelerde düşüşler yaşanmıştır. İkinci aşamada ise, paclobutrazol uygulamaları yapılmamış olup tohumdan uygulanan paclobutrazol ile yetiştirilen fidelere GA3 uygulaması yapılmıştır. Paclobutrazol uygulamaları yapılan ancak GA3 uygulanması bulunmayan fidelerin bitki gelişimi açısından istatistiksel farklılıklar çıkmamasına rağmen 50 ppm paclobutrazol uygulaması bitki boyu (47,87 cm) ve bitki gövde çapında (6,55 mm), 0 ppm paclobutrazol uygulaması kök yaş ağırlığı (7,02 g) ve 50 ppm paclobutrazol uygulaması ise kök uzunluğunda (22,70 cm) en iyi sonuçları göstermiştir. Farklı konsantrasyonlardaki GA3 uygulamalarında ise 100 ppm GA3 uygulaması diğer uygulamalara kıyasla bitki gelişimi açısından en iyi sonuçları vermiştir. Paclobutrazol ve GA3 uygulamalarının kombine edilmesiyle bitki gelişiminde ağırlıklı olarak 50 ppm paclobutrazol ve 100 ppm GA3 uygulamaları daha etkili olmuştur. Fidenin büyüme ve çiçeklenme açısından boy kontrolünde 25 ppm paclobutrazol kullanılabileceği, kaliteli bitki gelişimi ve olası geciktirici etkileri ortadan kaldırmak için 100 ppm GA3 uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Показать больше [+] Меньше [-]Effects of Different Organic Source Materials on Growth, Flowering and Yield in Zinnia Plant Полный текст
2023
Onur Sefa Alkaç | Esra Öndeş | Esat Tuncel | Rümeysa Temir
The study was carried out in a randomized plot design with three replications, with 4 pots in each replication and 3 plants in each pot. A total of 10 applications consisting of liquid compost (25%- 50%), vermicompost (25%-50%), and humic acid (600-1200 ppm) and combining these applications were applied to Zinnia seedlings. The first application was applied as 400 mL per pot when the plants reached 20 cm in size. Applications were made 3 times with an interval of 7 days. When the plants are harvested, flower diameter (mm), stem thickness (mm), number of flowers (piece), stem length (cm), number of branches (pieces), the weight of branches (g), number of leaves (pieces), root length ( cm), root fresh weight (g), root dry weight (g), vase life (days) parameters were examined. As a result of the study, the highest flower diameter (72.27 mm) and SPAD value (34.93) was 600 ppm humic acid application, the highest flower stem thickness (4.67) and flower stem length (45.56 cm) 25% liquid compost + 25% vermicompost application, the highest flower stem thickness (4.67). The number of flowers (6.17 pieces) and root wet weight (8.10 g) were found in 25% vermicompost application, the highest number of branches (7,25) in 1200 ppm humic acid application, the highest branch weight (30.76) in 50% vermicompost application. As a result, it was observed that in applications where 25% of vermicompost was used, it had positive effects on the number of leaves, flowering, and root parameters. In humic acid applications, it has been found to have a positive effect when used at low rates such as 600 ppm. It is stated in the results of the study that the doses used to give better results when applied at low rates.
Показать больше [+] Меньше [-]Selçuk Üniversitesi Alaeddin Keykubat Kampüsünün Peyzaj Görsel Kalitesinin Kullanıcı Görüşleri ile Belirlenmesi ve Değerlendirilmesi Полный текст
2023
Mine Çakın | Sertaç Güngör
Görsel peyzaj kalitesi “bir peyzajın göreceli olarak estetik kusursuzluğu” olarak da tanımlanabilir ve gözlemcinin beğenisi aracılığı ile ölçülebilmektedir. Görsel peyzaj değerlendirmeleri kampüslerin gerek tasarım gerekse planlamasına önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu düşünceden yola çıkılarak bu çalışmanın gelecekte tasarlanması veya planlanması düşünülen kampüsler için yol gösterici olması hedeflenmiştir. Çalışmanın görsel peyzaj analizi üç aşamada yapılmıştır. İlk aşama olarak kampüs fotoğraflarının çekilmesi ve Delphi tekniği ile görsel kalite tespitinde kullanılacak resimlerin seçilmesi, ikinci aşama görsel etki değerini tanımlayan kriterlerin belirlenerek anketin hazırlanması ve gönüllü kullanıcılara uygulanması son olarak da elde edilen anket verilerinin SPSS istatistik paket programı yardımıyla istatistik analizinin yapılmasıdır. Anket uygulanan kullanıcılar Selçuk Üniversitesi öğrencilerinden oluşan kullanıcı grubu ve Selçuk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi öğretim üyelerinden oluşan uzman grup olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Bu çalışmayla, görsel kalite analizi sonucunda katılımcıların tercihleri ile parametreler arasındaki ilişki analiz edilmiş ve mekânsal tercih kriterleri belirlenmiştir. Yapılmış olan görsel peyzaj kalite analizi ve değerlendirmesi sonucunda ileride yapılacak olan kampüslerin tasarım ve planlama çalışmalarında peyzajın görsel kalitesini arttıracak unsurların ortaya konulmuştur.
Показать больше [+] Меньше [-]Japon Bıldırcını Rasyonlarına Farklı Seviyelerde Nane (Mentha piperita L.) Yağı İlavesinin Performans, Karkas Özellikleri ve Serum Parametrelerine Etkisi Полный текст
2023
Mustafa Şener | Yusuf Cufadar
Bu çalışma, büyüyen Japon bıldırcını rasyonlarına nane (Mentha piperita L.) esansiyel yağı ilavesinin büyüme performansı, karkas ve bazı serum parametrelerine etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada, günlük yaşta karışık cinsiyette toplam 300 adet Japon bıldırcını (Coturnix coturnix japonica) civcivi 35 gün süreyle, kontrol ve %0,15, 0,30, 0,45 ve 0,60 seviyelerinde nane yağı ilavesiyle oluşturulan rasyonlarla beslenmişlerdir. Çalışma, 5 muamele grubunda, 6 tekerrürlü olarak toplam 30 alt grupta yürütülmüştür. Deneme sonucunda rasyon nane yağı seviyeleri performans parametrelerinden canlı ağırlık, canlı ağırlık artışı, yem tüketimi ve yem değerlendirme katsayısını önemli seviyede etkilememiştir. Farklı seviyelerde nane yağı içeren deneme rasyonlarının serum glukoz, kolesterol, trigliserit, total protein, HDL, LDL, AST ve ALT konsantrasyonlarına etkisi istatistiki olarak önemsiz olmuştur. Karkas ağırlığı, karkas randımanı, karaciğer ve kalp ağırlıkları ile bağırsak uzunluğu bakımından istatistiksel olarak muamele grupları arasında önemli bir fark olmamıştır. Mevcut çalışmanın sonuçlarına göre, büyüyen bıldırcın rasyonlarına farklı seviyelerde nane yağı ilavesinin performansı, karkas, iç organ ağırlıkları ve serum parametrelerinde değişime sebep olmadığı sonucuna varılmıştır.
Показать больше [+] Меньше [-]Süt Sığırlarında Kuru Dönemde Düşük Enerji İçeren Rasyon ile Beslemenin Doğum Sonrası Metabolik Rahatsızlıklar ve Süt Verimi Üzerine Etkisi Полный текст
2023
Yusuf Koç | Yusuf Cufadar
Bu çalışma Siyah Alaca (Holstein) süt sığırlarında kuru dönemde farklı enerji içeriğine sahip rasyonların erken laktasyon dönemi süt verimi ve bazı metabolik bozuklukların görülme sıklığına etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada süt verim ortalamaları birbirine yakın olan 800 baş kuru dönemde bulunan Siyah Alaca ırkı süt sığırı kullanılmıştır. Hayvanlar her birinde 400’ er baş olacak şekilde iki gruba ayrılmış ve kuru dönemin ilk 39 günü (erken kuru dönem) boyunca iki farklı rasyonla yemlenmişlerdir. İlk 400 hayvanın bulunduğu kontrol grubu 1,34 (Mcal/kg KM) net enerji laktasyon (NEL) değerinde rasyonla yemlenirken, ikinci 400 baş hayvanın bulunduğu grup ise 1,07 (Mcal/kg KM) NEL enerji değerine sahip düşük enerjili rasyonla yemlenmiştir. Kuru dönemin son 21 gününde ve laktasyonun ilk 90 gününde her iki grup da benzer rasyonlarla yemlenmişlerdir. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre, kuru dönemde normal enerjili kontrol rasyonu ile beslenen grupta süt verimi 2. laktasyonda daha yüksek olurken, 3. laktasyonda düşük enerjili rasyon ile beslenen grupta daha yüksek olmuştur. Sonraki laktasyon sıralarında iki farklı rasyonla yemlenen gruplar arasında fark olmamıştır. Hipokalsemi ve septik metritis rasyonlardan önemli seviyede etkilenmese de düşük enerji rasyonla beslenen grupta rakamsal olarak görülme sıklığında azalma olmuştur. Abomasum deplasmanı düşük enerjili rasyonla beslenen grupta önemli seviyede azalmıştır. Düşük enerjili rasyonla beslenen grupta ketosiz+2 görülme sıklığı (insidans) %2 oranında artsa da ketosiz+1 görülme sıklığı %14 oranında artarak önemli seviyede yüksek olmuştur. Sonuç olarak kuru dönemde düşük enerjili rasyonların 2. laktasyondan sonraki dönemlerde süt verimini olumsuz etkilemeksizin, abomasum deplasmanı, hipokalsemi ve septik metritis gibi problemlerin görülme sıklığını azaltmaya yardımcı olabileceği söylenebilir.
Показать больше [+] Меньше [-]Süt Sığırı Çiftliklerinde İyi Tarım Uygulamaları, Globalgap, AB ve TR Organik Sistemlerin Analizi ve Bunların Hayvan Refahı Standartları Bakımından Karşılaştırılması Полный текст
2023
Adil Akın Aydın | Ali Şenok | Gürsel Dellal
Çok önemli bir hayvansal protein kaynağı olan süt, dünyada ve Türkiye’de esas olarak sığırlardan elde edilmektedir. Diğer çiftlik hayvanlarında olduğu gibi sığırlarda da iyi bir hayvan refahının sağlanamaması durumunda istenilen verim düzeyine ulaşılamamakta ve önemli ekonomik kayıplar meydana gelmektedir. Son yıllarda süt sığırı çiftliklerinin sürdürülebilir üretim yapabilmesi için sığır refahının iyi bir şekilde yönetilmesine yönelik çalışmalarla birlikte birçok ülkede hayvan refahının daha etkili yönetildiği geleneksel üretim sistemleri dışındaki diğer üretim sistemlerini uygulayan çiftliklerin sayısında da önemli artışlar gerçeklemiştir. Bu üretim sistemlerinden Türkiye’de uygulananlar İTU, GlobalGap, TR-Organik ve AB-Organik sistemleridir ve özellikle Avrupa Yeşil Antlaşması’nın yayınlanmasından ve ülkemizin Paris Antlaşması’na taraf olmasından sonra bu sistemlerin daha da gelişeceği beklenmelidir. Bu noktadan hareketle bu makalede; Türkiye’de İTU, GlobalGap ve organik kapsamda üretim yapan süt sığırcılığının mevcut durumunun analizi ile birlikte bu sistemlerde uygulanan sığır refahı standartlarının hedefleri ve etkinliklerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır.
Показать больше [+] Меньше [-]Bazı Anadolu Yerli Sığır Irklarının MtDNA D-loop Dizi Analizi: Genetik Çeşitlilik ve Popülasyon Geçmişinin Değerlendirilmesi Полный текст
2023
Müge Doğan | Mehmet Nizamlıoğlu
Maternal kalıtımın moleküler göstergesi olan mitokondrial DNA, genomik DNA‘ya oranla daha hızlı evrimleşmesi, rekombinasyonun olmayışı ve türlerin coğrafi dağılımına göre farklılıklar göstermesi gibi özelliklerinden dolayı popülasyon genomiği, filogenetik ve filocoğrafik çalışmalarda sıklıkla tercih edilen belirteçlerden birisidir. Bu çalışmada Anadolu'da yetiştirilen bazı yerli sığır ırklarının, ırk içi ve ırklar arası genetik çeşitlilikleri ile filogenetik ilişkilerinin ortaya konulması amacıyla mitokondrial DNA D-Loop bölgesi dizi analizleri gerçekleştirildi. Öncelikle araştırmaya konu olan sığır ırklarının örnekleme çalışması tamamlandı. Standart Fenol/Kloroform Yöntemi kullanılarak DNA izolasyonu yapılan örneklerin mitokondrial DNA D-Loop bölgesinin yükseltgenmesi ise Polimeraz Zincir Reaksiyonu ile yapıldı. DNA dizi analizi sonrası yerli sığır ırklarına ait veriler GenBANK’ tan alınan referans mitokondrial DNA dizileri ile birlikte hizalandı. Haplotip ve nükleotid çeşitlilikleri ile popülasyon içi ve popülasyonlar arası genetik ve filogenetik ilişkileri değerlendirildi. Elde edilen veriler ile Anadolu yerli sığır ırklarının, nükleotid ve haplotip çeşitliliği, haplotip sayıları ile popülasyon içi ve popülasyonlar arası varyasyonun oldukça yüksek olduğu belirlendi. Anadolu da yetiştirilen yerli sığır ırklarının filogenetik olarak Asya ve Avrupa sığır ırkları arasında yer aldığı sonucuna varıldı.
Показать больше [+] Меньше [-]Tekirdağ İli Tarım Parsellerinin Arazi Toplulaştırma Açısından Şekil Analizi ile Değerlendirilmesi Полный текст
2023
Erdem Kurşun | Fatih Konukcu | Bahadır Altürk
Şekil bozukluğu, tarımsal etkinlikleri ve kırsal kalkınmayı olumsuz yönde etkileyen en önemli etmenlerden birisidir. Bu araştırmada, Tekirdağ iline ait 346.740 tarım parselinin şekil uygunluğu altı farklı kriterden (kenar uzunluğu, dar açı sayısı, geniş açı sayısı, köşe sayısı, kompaklık ve düzenlilik) oluşan Parsel Şekil İndeksi (PŞİ) yöntemiyle belirlenmiştir. PŞİ yöntemi, bir geometriyi diğer klasik şekil yöntemlerinden çok daha kapsamlı bir şekilde analiz etmektedir. Parsellerin şekil uygunluğunun bu yöntemle tespit edilmesi ve sonrasında şekil bozukluğu olan parsellerde yapılacak düzeltmeler özellikle tarımsal mekanizasyonun olumsuz etkilerinin en aza indirilmesini sağlamaktadır. Çalışmada, şekil uygunluk dereceleri “çok bozuk şekilli parseller”, “bozuk şekilli parseller”, “uygun şekilli parseller” ve “ideal şekilli parseller” olmak üzere dört farklı şekilde sınıflandırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre; ildeki parsellerin %17,27’sinin çok bozuk şekilli, %35,21’inin bozuk şekilli, %35,54’ünün uygun şekilli ve %11,98’inin ise ideal şekilli geometriye sahip olduğu belirlenmiştir. Üretimi olumsuz etkileyen şekil bozukluğunun il genelinde fazla olmasından dolayı arazi toplulaştırma çalışmalarının ivedilikle yapılması gerekmektedir. PŞİ yöntemi, Türkiye’de planlanan arazi toplulaştırma projeleri öncesi mekânsal yer seçiminde, bölge, havza, köy veya mahalle ölçeğinde büyük fayda sağlayabilir.
Показать больше [+] Меньше [-]Farklı Kurutma Ajanları Eklenmesinin Dondurarak Kurutulmuş Hünnabın Fizikokimyasal Özellikleri ve Sorpsiyon Davranışı Üzerine Etkisi Полный текст
2023
Banu Koç | Tarık Yörükoğlu
Bu çalışmada, inülin, gam arabik ve peynir altı suyu tozu gibi kurutucu ajanların eklenmesi ile dondurularak kurutulmuş hünnap tozunun, fiziksel özellikleri (yığın, partikül ve sıkıştırılmış yoğunluk, akabilirlik, gözeneklilik, partikül boyutu, higroskopiklik, kekleşme derecesi ve rekonstitüsyon özellikleri), kimyasal özellikleri (nem içeriği, renk, camsı geçiş sıcaklığı, toplam fenolik madde ve antioksidan aktivite) ve nem sorpsiyon izotermleri incelenmiştir. Kurutucu ajan olarak peynir altı suyu eklenmiş dondurarak kurutulmuş hünnap tozunun nem içeriği, higroskopi, Carr indeks, Hausner oranı ve kekleşme derecesi değerleri kurutucu ajan eklenmemiş (kontrol) hünnap tozundan daha düşük olmasına rağmen, camsı geçiş sıcaklığı, yığın ve sıkıştırılmış yoğunluk değerleri daha yüksek bulgulanmıştır. İnülin (74,07) ve peynir altı suyu tozu (72,07) eklenmiş hünnap tozunun parlaklık değerleri, gam arabik (66,56) eklenmiş hünnap tozu ve kontrole (65,85) göre daha parlak olduğu belirlenmiştir. Hünnap tozlarının hepsinde, nem sorpsiyon izotermleri sıcaklığa ve kurutucu ajanının tipine bağlı olarak değişmekte ve denge nem içerikleri ise artan sıcaklıkla birlikte azalmaktadır. Peynir altı suyu tozu içeren hünnap tozunun tek tabaka denge nem içeriği diğer tozlardan daha düşük çıkmış (GAB modeline göre 25°C için M0=0,072 g·g-1 kuru katı ve 40°C için M0=0,062 g·g-1 kuru katı) ve bu nem içeriğini sırasıyla inülin, gam arabik kurutucu ajan eklenmiş hünnap tozları ve son olarak kontrol grubu izlemiştir.
Показать больше [+] Меньше [-]Assessing Vegetable Farmers’ Knowledge of Disease and Pests Control Methods in Ghana: A Survey of Tomato (Solanum lycopersicum [L]) Farmers in the Mampong Municipality of the Ashanti Region of Ghana Полный текст
2023
John Bokaligidi Lambon | Mahama Sanuel | Joseph Honger | David Yakubu
A survey of 200 farmers in the Mampong Municipality in the Ashanti region was conducted between June and October 2016. It was to determine their knowledge of different pests and disease control methods employed, access to extension services, pesticides use and other pests control methods. The study relied on data collected from respondents, 12 key informants (pesticides dealers, vegetable buyers and local chief farmers), field surveillance and observation as well as the reports of the Directorate of Agriculture in the Municipality. Data were captured and analyzed using MS Excel and Statistical Package for Social Sciences (SPPS) version 16 (SPSS Inc., Chicago, IL) and interpreted into simple percentages on tables and charts. The result showed that farmers are above 20 years and 18% were female. The majority (74%) have at least basic education with six (6) or more years’ of experience in tomato production. Sixty-four percent (64%) had no access to extension services due to poor contact with the agricultural extension agents (AEAs). Most respondents (70%) lacked education on pesticides and alternative (e.g., integrated pests’ management) control. Nine-two percent acknowledged the dangers of pesticides to public health. Sixty-four percent practice bi-weekly calendar spraying while 30 % and 6% practice weekly and occasional spraying respectively. Forty-four percent of farmers throw used containers or leave them on the farm. More education is needed to ensure safe use of pesticides and wholesome tomatoes for the public.
Показать больше [+] Меньше [-]