Refinar búsqueda
Resultados 1881-1890 de 5,301
Effect of Different Acids and Salt Application on The Microbiota of Pickled Cabbage Texto completo
2024
İlkay Turhan Kara | Duygu Alp Baltakesmez | Aynur Ay Tezcan | Emre Öztürk
Pickles, which are known to have many nutritional and health benefits, have been used as a nutritional supplement in many cultures in recent years. Lactic acid bacteria, in its natural microbiota of pickle, which have various probiotic properties such as increased natural resistance to infectious diseases in the gastrointestinal system, prevention of various infections, and reduction in cholesterol level are effective in this. In our study, various combinations of salt, vinegar and lemon acid were made to produce cabbage pickled and it was determined how it affected the natural microbiota during fermentation. When the results were evaluated in terms of the viability of lactic acid bacteria, the best results were obtained with 5.35 logarithms in the G2 produced using only 5% lemon juice from eight different groups, one of which was a control. In the G3 which was produced using 5% vinegar, this number was determined as 1.82 logarithms. At the end of fermentation, it was determined that the coliform groups in the experimental groups lost their viability. Yeasts were completed this process with an average of 1 logarithm. When all test groups were examined in terms of all microbiological results was showed that the production of 5% lemon juice G2 has optimally results in terms of growing LAB and inhibition the undesirable microbial groups
Mostrar más [+] Menos [-]Effects of Inoculation of Lactobacillus plantarum at Different Doses on Triticale (Triticosecale wittmack) Silage on Quality, Fermentation and Aerobic Stability Properties and Feed Value Texto completo
2024
Hayrettin Çayıroğlu
This study was conducted to determine the effects of different doses of Lactobacillus plantarum (LP) inoculation into triticale silage on fermentation, quality, feed value, and aerobic stability. This study used three doses of LP bacteria strains (MF098786 strain) isolated from homemade pickles as inoculants. As LP dose, 1×106, 1×108 and 1×109 cfu/mL levels were used. The LP inoculation was applied by spraying onto by using a sterile injector at 1 mL per 1 kg material. The prepared silages were incubated for 60 d. The treatment groups in the study consisted of triticale control (TC), 1×106 (LP6T), 1×108 (LP8T) and 1×109 cfu/kg DM (LP9T) LP inoculated triticale. The LP inoculation of triticale silage improved silage fermentation, chemical and microbiological properties, silage quality, and feed value, and aerobic stability of the product, regardless of dose application. This application did not change the silage's organic matter, ash, and hemicellulose contents but decreased the crude fiber, neutral detergent fiber, and acid detergent fiber contents. While there was no significant change in color parameters in all silages, a decrease in the ultimate pH value, and improvement in Flieg score and RFV were detected. The LP inoculation into triticale silage increased the number of lactic acid bacteria and decreased the number of yeast in the silages. This application improved the total digestible nutrient and energy values of LP9T silage compared with other silages. When LP doses were evaluated within themselves, it was determined that all doses gave almost similar results in terms of the parameters studied. However, when the data obtained from the research are evaluated as a whole, LP inoculation at the level of 1×109 cfu/mL can be recommended to triticale silage, because of the positive effects of silage on total digestible nutrient, digestible energy, metabolizable energy, and net energy contents.
Mostrar más [+] Menos [-]Current Situation of Dam Lakes on Kızılırmak River in Türkiye with Fisheries Production Rights Leased Texto completo
2024
Seher Dirican
The increase in the diversity of needs arising from population growth, technological development and globalization causes more use of limited natural resources and brings with it consequences such as wear and pollution of resources. This study focused on the dam lakes on the Kızılırmak River in Türkiye, whose fisheries production rights were leased. There are İmranlı, Yamula, Bayramhacılı, Hirfanlı, Obruk, Boyabat and Derbent dam lakes on which the right to produce fishery products are leased on Kızılırmak, which is the longest river within the borders of Türkiye. Among these, the most rented region is in the Hirfanlı Dam Lake. Sustainability of fisheries in these dam lakes on Kızılırmak River is important in terms of meeting healthy protein demand and socio-economic development. Fishing, which has commercial value in these dam lakes, provides both employment and significant economic contribution to the people of the province and district where they are located. In order to benefit from this potential in a healthy way, it has been concluded that it is very important to operate these dam lakes in a balance of protection and use. However, it is necessary to increase the incentives and support of fishermen especially in these fishing regions.
Mostrar más [+] Menos [-]Zeytinyağında Bulunan Mikroorganizmalar ve Kalite Üzerine Etkileri Texto completo
2024
Alper Aydın | Başar Uymaz Tezel | Mustafa Öğütçü
Zeytinyağı, zeytin meyvesinden mekanik olarak elde edilen ve rafine edilmeden tüketilebilen en önemli bitkisel yağlardan biridir. Zeytinyağı, insan sağlığına faydalı olduğu bilinen yüksek oranda doymamış yağ asitleri ve antioksidan bileşikler içerir. Yeni üretilen zeytinyağı, zeytin posası parçacıkları ve sudan kaynaklanan mikro damlacıklar nedeniyle bulanık görünüme sahiptir. Bulanık görünüme neden olan katı partiküller ve su, bazı mikroorganizmaların canlılığını koruyabileceği bir ortam yaratır. Mikroorganizmaların bazıları zeytinyağının fiziko-kimyasal ve duyusal özelliklerini, yüksek enzimatik aktiviteleri sayesinde iyileştirirken, bazıları da zeytinyağının kalitesini bozar. Zeytinyağındaki mikroorganizma çeşitliliği, zeytin çeşidi, hasat yöntemi, işleme tekniği, depolama koşulları ve depolama süresi gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir. Bu çalışmada zeytinyağında bulunan mikroorganizmalar ve bunların zeytinyağı kalitesine etkileri derlenmeye çalışılmıştır.
Mostrar más [+] Menos [-]Tüketilen Bazı Probiyotik Preparatların İçerdiği Bakteri Seviyelerinin Belirlenerek PZR ile Doğrulanması Texto completo
2024
Özen Yurdakul | Elif Gizem Yılmaz | Erdi Şen | Soner Tutun
Bu çalışma, takviye olarak kullanılan probiyotik preparatların etikette belirtildiği gibi içerdiği bakterilerin canlılık ve seviyelerinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla farklımarkalara ait Lactobacillus ve Bifidobacterium türlerini içeren toplam 15 farklı preparat temin edildi. Örnekler Lactobacillus ve Bifidobacterium türlerini yönünden mikrobiyolojik ekime tabii tutuldu. Yapılan mikrobiyolojik analiz sonucunda örneklerin 13’ünde (%87) canlı bakteri saptanırken 2 örnekte (%13) üreme olmadığı gözlemlendi. Lactobacillus spp. içeren probiyotik preparatlarda bakteri sayısı ortalama 5,9×1010 kob/g; Bifidobacterium spp. içeren probiyotik preparatlarda ise bakteri sayısının ortalama 1,3×109 kob/g olduğu görüldü. Gram boyama, katalaz testivekarbonhidrat fermentasyon testi yapılan suşların Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PZR) analiziile doğrulamaları yapıldı. PZR analizi sonucunda, 13 örnekte Lactobacillus ve Bifidobacterium türleri tespit edildi. Sonuç olarak tüketime sunulan hazır probiyotik preparatlarda belirtilen suşların varlığı, canlılığı ve miktarı oldukça önemlidir. Etikette yazılan bilgilerin doğruluk payının %87 olduğu yaptığımız çalışmamızda görüldü.
Mostrar más [+] Menos [-]Tüketicilerin Et Tüketim Tercihleri Üzerine Bir Araştırma Texto completo
2024
Fatma Kaya Yıldırım | Beyza Hatice Ulusoy | İrem Karataş
Bu çalışma tüketicilerin ızgara eti tüketim tercihlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın materyalini 406 kişiden yüz yüze anket yöntemi ile toplanan veriler oluşturmuştur. Araştırmada ankete dahil olan tüketicilerin tamamının et tükettiği belirlenmiştir. Değişkenlerin ortalama ve korelasyon değerlerine bakıldığında az pişmiş et değişkeninin ortalaması 1,863 ile katılımcıların nadiren tercih ettiğini göstermektedir. Diğer ortalama ve korelasyon değerleri incelendiğinde orta pişmiş et değişkeni 3,149; çok pişmiş et değişkeni 2,887; lezzet değişkeni ise 2,674 ortalama değerine sahip olması bu şekildeki etleri katılımcıların zaman zaman tercih ettiğini göstermiştir. Katılımcıların cinsiyeti ve ızgara eti tüketim tercihleri incelendiğinde orta pişmiş değişkeninde katılımcı cinsiyetinde anlamlı bir fark gözlenmezken (P>0,05); az pişmiş, çok pişmiş ve lezzet değişkenleri ile cinsiyet grupları arasında anlamlı bir fark (P<0,05) olduğu gözlenmiştir. Katılımcıların eğitim durumları ile ızgara eti tüketim tercihleri arasında yapılan analiz sonucunda ise üç farklı eğitim durumunda da anlamlı bir fark (P<0,05) olduğu görülmüştür. Izgara eti tüketim tercihi ölçeğinin açıklayıcı, doğrulayıcı faktör ve güvenilirlik analiz sonuçlarının kabul edilebilir düzeyde olduğu belirlenmiştir. Hipotez test sonuçları incelendiğinde ise cinsiyet ve yaş hipotezleri kısmen kabul edilirken, eğitim hipotezleri tamamen kabul edilmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]Isparta Koşullarında Kışlık Mercimek Çeşitlerinin Verim ve Bazı Kalite Kriterleri Yönünden Değerlendirilmesi Texto completo
2024
Aykut Şener | Muharrem Kaya
Bu araştırma, Isparta koşullarında 11 kırmızı mercimek çeşidinin (Çiftçi, Özbek, Kafkas, Tigris, Fırat-87, Evirgen, Seyran-96, Çağıl, Altıntoprak, Şakar ve Kırmızı-51) verim ve bazı verim öğeleri bakımından değerlendirilmesi amacıyla yürütülmüştür. Çalışma 2018-2021 yılları arasında iki yıl süreyle, tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre 3 tekrarlamalı olarak kurulmuş, varyans analizleri yapılmış, önemlilik olduğu belirlenen faktörlerde elde edilen ortalamalar Tukey testi ile karşılaştırılmıştır. İki yıllık ortalamalara göre bitki boyu 21,75-28,01 cm, ilk bakla yüksekliği 10,21-15,91 cm, bitkide bakla sayısı 31,31-49,48 adet, tane sayısı 36,06-64,76 adet, bitki verimi 2,41-5,17 g, tane verimi 139,61-257,73 kg da-1, bin tane ağırlığı 29,50-38,32 g, hasat indeksi %30,03-49,31, su alma kapasitesi 0,019-0,033 g tane-1 ve protein oranı %26,83-29,75 arasında değişim göstermiştir. Sonuç olarak tane verimi ve verime katkısı yüksek özellikler bakımından Evirgen, Çağıl ve Seyran-96 çeşitlerinin ön plana çıktığı belirlenmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]Bazı Gıda Koruyucuları ve Farklı Ambalaj Materyalinin Kaymağın Raf Ömrü Üzerine Etkisi Texto completo
2024
Aslınur Baykuş | Elvan Ocak | Şerif Sarımurat
Bu çalışmada üç farklı konsantrasyonda iki farklı gıda koruyucusu [askorbik asit (100, 250, 500 ppm) ve potasyum sorbat (1500, 2000, 3000 ppm)] ve yenilebilir kaplama kullanılarak hazırlanan kaymakların çeşitli özellikleri incelenmiştir. Araştırmanın 1., 7., 14. ve 21. günlerinde kaymakların kimyasal, mikrobiyolojik ve duyusal analizleri yapılmıştır. Yapılan kimyasal analizlerde pH, titrasyon asitliği ve yağ analizlerinin ortalama sonuçları sırasıyla %5,99, %0,05 ve %65,3, peroksit ve TBA analizlerinin sonuçları ise 1,75 meq O2 / kg ve 0,14 mg malonaldehit/kg yağ olarak bulunmuştur. Mikrobiyolojik analizlerde ise TMAB, toplam maya-küf, lipolitik bakteri sayılarının ortalama sonuçları sırasıyla 2,30, 1,83 ve 2,35 log kob/g olarak belirlenmiştir. Duyusal değerlendirmede 6 panelistin görüşleri sonucunda tespit edilmiş olup görünüş, renk, koku, tat-aroma, kıvam ve genel kabul edilebilirlik kriterlerinin ortalama sonuçları sırasıyla 8,36, 8,06, 7,65, 7,46, 8,86 ve 7,86 olarak bulunmuş ve değerlendirme sonucunda kaymak örnekleri çok iyi ve mükemmel değerler almıştır. Yapılan bu çalışma ile elde edilen sonuçlar doğrultusunda kaymağın raf ömrünün duyusal kriterlerini koruyarak uzatıldığı belirlenmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]Kıl, Honamlı ve Kabakulak Keçilerinde CMTM2 ve CSN1S1 Genlerinde Çoklu Doğumla İlişkili InDel Varyantların Belirlenmesi Texto completo
2024
Bahar Argun Karslı | Ebru Demir
Alfa S1 kazein (CSN1S1) ve CKLF benzeri MARVEL transmembran alanı içeren protein 2 (CMTM2) gen bölgelerinde meydana gelen insersiyon ve delesyon (InDel) gibi varyasyonlar keçilerde bir batında doğan yavru sayısını etkileyebilmektedir. Bu çalışmada ilk defa Kıl (KIL, 66 örnek), Honamlı (HNM, 74 örnek) ve Kabakulak (KBK, 70 örnek) keçilerinde CSN1S1 ve CMTM2 genlerindeki InDel varyasyonların belirlenmesi için toplam 210 hayvan Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PZR) yöntemiyle genotiplendirilmiştir. Her iki gen bakımından tüm keçi populasyonlarının polimorfik bulunduğu çalışmada CSN1S1 geninde bir batında doğan yavru sayısı için avantaj sağlayan genotip (II) frekansı 0,10 (KBK) ile 0,12 (HNM ve KIL) aralığında değişmiştir. CSN1S1 geni için en düşük ve en yüksek gözlenen heterozigotluk (H0) değeri sırasıyla KBK (0,53) ve KIL (0,65) keçilerinde tespit edilmiştir. CMTM2 geni için II genotip frekansı 0,09 (KIL) ile 0,29 (KBK) aralığında değişirken, HO değerinin 0,415 (KIL) ile 0,585 (KBK) aralığında değiştiği belirlenmiştir. Çalışılan her iki gen bölgesi içinde tüm populasyonların Hardy-Weinberg dengesinde olduğu tespit edilmiştir. Çalışmadan elde edilen sonuçlar HNM, KIL ve KBK keçilerinde CSN1S1 ve CMTM2 genleri için istenilen genotip olan II’nın değişen frekanslarda olduğunu ve yeterli genetik varyasyonun bulunduğunu göstermektedir. Bu nedenleCSN1S1 ve CMTM2 gen bölgelerindeki varyasyonların çalışılan yerli keçi ırklarında bir batında doğan yavru sayısının artırılması için yapılacak Marker Destekli Seleksiyon (MDS) çalışmalarında kullanılabileceği düşünülmektedir
Mostrar más [+] Menos [-]Farklı Demirli Gübre Uygulamalarının Kivi Yapraklarının Klorofil, Aktif Demir ve Besin Elementi İçeriklerine Etkileri Texto completo
2024
Ceyhan Tarakçıoğlu | Derya Türüdü
Bu çalışma, topraktan Fe-EDDHA, Fe-DTPA, Fe-HBED ve FeSO4 ile yapraktan Fe-DTPA, Fe-EDTA, FeSO4 ve Fe-Nano gübre uygulamalarının kivi bitkisinde demir (Fe) klorozunu önleme düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Topraktan ağaç başına 5 g Fe uygulanırken, yapraktan Fe-Nano 10 mg L-1, diğer gübreler ise 75 mg Fe L-1 dozlarında uygulanmıştır. Farklı dönemlerde (çiçeklenme, meyve tutumu ve vejetasyon ortası) yaprak örnekleri alınarak bitkilerin toplam ve aktif Fe, toplam klorofil ve bazı besin elementi içeriklerine etkileri araştırılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, kivi yapraklarının toplam Fe içeriği çiçeklenme döneminden sonra azalmakla birlikte; aktif Fe ve klorofil içerikleri ile aktif Fe/toplam Fe oranının arttığı tespit edilmiştir. Yapraklar, Fe ve Mg hariç, tüm uygulamalarda genellikle yeterli düzeylerde besin elementi içeriklerine sahip olmuşlardır. Diğer taraftan, sırasıyla yapraktan Fe-EDTA, FeSO4 ve Fe-DTPA uygulamaları ile topraktan FeSO4, Fe-HBED ve Fe-EDDHA uygulamalarının kivide Fe klorozunu önlemede daha etkili oldukları belirlenmiştir.
Mostrar más [+] Menos [-]