Уточнить поиск
Результаты 151-160 из 5,301
Marinasyon yöntemlerinin kırmızı etin kimyasal ve organoleptik kalitesi üzerine etkisinin incelenmesi Полный текст
2024
Hayrettin Mutlu | Esra Koç Terlemez
Bu araştırmanın amacı farklı marinasyon yöntemlerinin dana etinin organoleptik özellikleri üzerine etkilerinin araştırılmasıdır. Bu çalışmada, İstanbul ilinde yerleşik bir marketten satın alınan 2 yaşı geçmemiş dana eti kullanılmıştır. Antrikot olarak bilinen bölgeden elde edilen etler, soğan suyu, ananas suyu ve süt içinde 4°C’de 6 saat marine edilmiştir. Marine edilmiş parçalar 10 dk ortam sıcaklığında bekletilerek, yüzey sıcaklığı 174°C olan ızgarada merkez sıcaklığı 55°C olana kadar ızgara tekniğiyle pişirilmiştir. Örneklerde, pişirme öncesi (marinasyon öncesi ve sonrası) ve pişirme sonrası; pH, ağırlık kayıpları ile su aktivitesi değerleri ölçümü yapılmıştır. Altı saat süren işlemde, kontrol örneğine göre soğan ve ananas sıvısı ile marine edilen etlerde pH düşüşü yaşanırken, süt sıvısı ile marine edilen etlerde pH artışı gözlemlenmiştir. Üç farklı marinat sıvısı ile marinasyon işlemi yapılmış etin ortalama duyusal analiz puanları süt marinatı için %23,9±1,7; soğan marinatı için %30,7±2,7; ananas marinatı için %15,5±4,5 bulunmuştur (f=92.1077; p=0,0001). Yapılan analizler sonucunda dana antrikot etinin ızgara pişirme işleminde minimum ağırlık kaybı ve maksimum nem aktivitesi açısından ve duyusal analiz sonuçlarının olumlu olması yönünden süt ile marine edilmesinin daha uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Показать больше [+] Меньше [-]Yavaş ve Hızlı Gelişen Etlik Piliç Soyları ile Yumurta Tavuklarının Bilinçsizleştirme, Kesim, Et ve Kemik Özelliklerinin Karşılaştırılması Полный текст
2024
İhsan Bülent Helva | Mustafa Akşit | Zeynep Yardım
Bu çalışma, yavaş ve hızlı gelişen etlik piliç soyları ile ekonomik verim dönemini tamamlamış (EVD) farklı yaştaki yumurta tavuklarının bilinçsizleştirme, kesim, et ve kemik özelliklerinin karşılaştırılmasını amaçlamıştır. Denemede yavaş (YG) ve hızlı gelişen (HG) etlik piliçlerin dişileri ile tüy dökümü uygulanmamış 90 (EVD1) ile 122 haftalık (EVD2) ve tüy dökümü uygulanmış 122 haftalık yaşta (EVDT) Lohmann kahverengi yumurta tavukları kullanılmıştır. Kesim öncesi kanatlıların elektrik akımıyla bilinçsizleştirme işlemi sırasında vücut dirençleri belirlenmiştir. Vücut direnç değerleri 1063 Ω ile YG piliçlerde en yüksek ve 635 Ω ile HG piliçlerde en düşük olarak elde edilmiştir. Yumurta tavukları ile etlik piliçlerin göğüs ve but eti kalite özellikleri arasında önemli farklılıklar belirlenmiştir. Yumurtacı tavuk etlerinin daha mat, kırmızı ve sarı renkleri daha belirgin, su kayıpları ve kesme kuvvetinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, 90 ve 122 haftalık yumurta tavuklarında tibia ve femur kemik kalitesi etlik piliçlere göre daha düşük bulunmuştur. Verim dönemini tamamlamış tavuk etlerinde saptanan göğüs ve but eti ile kemik özellikleri dikkate alındığında, bunların işlenmiş kanatlı et ürünlerinin üretiminde kullanılmasının daha uygun olacağı sonucuna varılmıştır.
Показать больше [+] Меньше [-]Functional Analysis of Thyme Production in Denizli Province Полный текст
2024
Arif Semerci | Enver Ken
This study aimed to conduct an econometric analysis of thyme production in Denizli province agricultural enterprises. The data used in the research were obtained through face-to-face questionnaires in 82 agricultural enterprises determined according to the Simple Random Sampling Method. Research findings revealed that to obtain an average yield of 95.10 kg per decare, 10.296 seedlings, 8,93 cc pesticides, 52.34 kg of chemical fertilizers, 16.57 liters of diesel, 4.49 hours of machinery, and 17.84 hours of labor were needed. In this study, the relationships between the amount of thyme production and the number of seedlings, chemical fertilizers, pesticides, and the machinery used in the whole production, the amount of diesel, the amount of labor used, and the production area were analyzed with the help of the Cobb-Douglas production function. The coefficient of determination for the estimation equation was 0.89 and was found to be significant at the 1% level. Among the variables included in the estimation equation, the production elasticity coefficients of pesticide use and diesel use were negative, while the production elasticity coefficients of the seedling number, chemical fertilizer amount, labor, and production area variables were found to be positive. The fact that the sum of the production elasticity coefficients of the factors in the estimation equation for the amount of thyme production (∑βi) was 1.12 indicates there is increasing returns to scale. Among the variables in the production function, the variables with marginal efficiency coefficient above 1 were determined as the production area (3.20) and the fertilizer factor (1.33). The research findings revealed that production factors, except fertilizer amount and production area inputs, were not used effectively in thyme production.
Показать больше [+] Меньше [-]Gıda Katkı Maddeleri ve Sağlık Etkileri Полный текст
2024
Sena Yaren Sarıcan | Nurten Beyter | İlkay Yılmaz
Katkı maddeleri, gıdaya güvenliği, tazeliği, tadı, dokuyu veya görünümü korumak ve geliştirmek amacıyla eklenen maddeler olarak tanımlanmaktadır. Katkı maddelerinin kullanımı, yasal düzenlemelere uygun olması halinde ve belirlenen konsantrasyonda kullanılması durumunda tüketiciler için tehlike oluşturmamaktadır. Fakat gıda katkı maddelerine ilişkin endişeler, son 20 yılda artış göstermiştir. Son yıllarda gıda katkı maddesi olarak kullanılan kimyasallarla ilgili olarak giderek daha fazla çalışma sağlığa olumsuz etkilerini göstermektedir. Aslında sağlık sorunlarını daha iyi tanımlayabilmek için toksisite testleri geliştirilmelidir ve yaşam boyunca maruziyeti incelemek için geniş çaplı ve uzun araştırmalara ihtiyaç vardır. Bu çalışmada son gelişmeler ışığında gıda katkı maddelerinin insan sağlığına etkileri irdelenmektedir.
Показать больше [+] Меньше [-]Türkiye’deki Klasik Hünkâri Güvercinlerinin Tanıtımı ve Morfolojik Olarak Tanımlanması Полный текст
2024
Murat Türkeş | Serkan Gündüz
Klasik Hünkâri güvercini, Türkiye’nin en önemli süs ve sergi güvercini ırklarından biridir. Bu çalışmanın amacı, Hünkâri ırkını tanıtmak ve morfolojik özelliklerini incelemektir. 100 bireyde vücut uzunluğu, gaga uzunluğu, kanat açıklığı, tarsus, orta parmak uzunluğu, göğüs genişliği, kuyruk uzunluğu ölçülmüş, canlı ağırlık belirlenmiştir. Cinsiyetler arasındaki morfometrik farkların istatistiksel analizi için, ölçüm verilerine Bağımsız Örnekler t sınaması kapsamında Varyansların Eşitliği İçin Levene F sınaması ve Ortalamaların Eşitliği İçin Student t sınaması uygulanmıştır. Ayrıca Hünkâri yetiştiricileri ile yapılan görüşmelerde bu kuşlarda aranan morfolojik özelliklere ilişkin notlar alınmıştır. Klasik Hünkâri güvercinleri, küçük yapılı güvercin ırklarındandır. Dişi ve erkek Hünkâri bireylerinin gagalarının uzunluk ölçümleri dışındaki ölçülen niceliklerinin varyanslarında istatistiksel açıdan önemli bir fark belirlenmemiştir. Öte yandan vücut uzunluğu, kanat açıklığı, göğüs genişliği, kuyruk (telek) uzunluğu ve ergin canlı ağırlıklarının ortalamaları bakımından dişilerin değerleri erkeklere göre istatistiksel açıdan daha düşüktür (P≤0,05). Hünkârinin başının arkasındaki iğne tepesi ve orta boyla kısa arası gagası, göğsündeki gösterişli gül (fırfır) ve oldukça gür paçalı ayakları, tipik özelliklerindendir. Uluslararası literatürde beyaz gövdeye kanat ve kuyruk işlemeli olanlar satinette olarak bilinir; gövde işlemelilerine ise blondinette denir. Hünkâri güvercinleri hem tarihsel ve kültürel önemleri hem de günümüzde güvercin hobisini yapan kişileri renk, desen ve tipleri ile adeta büyülemeleri nedeniyle ve gelecek kuşakların da bu hayvanlardan hobi amaçlı olarak yararlanabilmeleri için korunup yaşatılmalıdır.
Показать больше [+] Меньше [-]Sürdürülebilir Balıkçılık Mümkün mü? Полный текст
2024
Sıla Ozan | Uğur Başer
Denizlerin sürdürülebilirliği, iklim değişikliği, kirlilik ve aşırı avlanma gibi nedenlerle ciddi tehdit altındadır. Bu durum balık popülasyonlarının hızla tükenerek ekosistemin tahribatına neden olmaktadır. Çalışmanın amacı, deniz ekosistemini olumsuz etkileyen avcılık yöntemlerini ve yetiştiricilik faaliyetlerini ortaya koyarak sürdürülebilirliğe olan etkilerini tespit etmektir. Çalışma sonucunda balıkçılık sektörünün doğaya birçok zararı olduğu tespit edilmiştir. Bunların başlıcaları açık sularda avcılığın neden olduğu aşırı avlanma ve denizlerde meydana gelen kirlenmedir. İç sularda ve kıyılarda yapılan yetiştiricilikten kaynaklı sorunların başlıcaları girdi artıklarından kaynaklı kirlilik, dip kısımlarda oksijen tüketiminin neden olduğu tahribat, ölü balık artıkları ve görsel kirliliktir. Günümüzde insan faktörünün yer aldığı faaliyetlerde, özellikle ticari kaygının ön planda olduğu yapılanmalar, doğayı ve ekosistemi tahribatta cömert olabilmektedir. Dolayısıyla politika yapıcıların, tüm dünya insanlarının ortak mirası olan denizlerin korunmasında sert ve ciddi önlemler almasında yarar görülmektedir.
Показать больше [+] Меньше [-]Bitkisel Sütlerin Gıda Endüstrisindeki Önemi Ve Mikrobiyal Güvenliğinin Sağlanması Полный текст
2024
Ulaş Baysan
Dünya genelinde insanlarda sağlıklı tüketim farkındalığının oluşmasıyla zengin besin içeriklerine sahip bitkisel sütlere yönelim artmaktadır. Tüketicilerden laktoz intoleransı, kalori endişesi ve hiperkolesterolemi olanlarında rahatça tüketimine imkan sağlaması ile tüketici taleplerinden enerjiyi artırıcı, yaşlanmayla mücadele, yorgunluk ve stres azaltıcı etkilerine yanıt olabilme potansiyelinden dolayı bitkisel süt üretiminin ve tüketiminin artması beklenmektedir. Bu derleme çalışmasında bitkisel sütlerin üretim aşamaları ele alınarak, bu üretim basamaklarının son ürün üzerine etkileri değerlendirilmiştir. Bitkisel sütlerde besin içeriklerinin zengin olmasından kaynaklı olarak bozulmayan sebep olan mikroorganizmaların büyümesinin önlenebilmesi için ısıl işlem gereklilikleri incelenmiştir. Bitkisel sütlerde bozulmaya sebep olan mikroorganizmaların inhibisyonu için uygulanan yenilikçi ısıl ve ısıl olmayan teknolojiler ele alınmıştır. Gelişen yenilikçi teknolojiler ile bitkisel sütlerin mikrobiyal güvenliğini sağlanmasının yanısıra kalite özelliklerinin de korunması önem kazanmaktadır. Sonuç olarak Dünya’da ve ülkemizde popüler olmaya başlayan bitkisel sütlerin; yeni teknolojiler ile birlikte gıda endüstrisinde yaygınlaşma potansiyeli yüksektir.
Показать больше [+] Меньше [-]Mean Performance of Field pea (Pisum sativum L) Advanced Genotypes for Yield and Yield-related Traits in Arsi Zone, Ethiopia Полный текст
2024
Gebeyaw Achenef | Kedir Yimam | Gizachew Yilma
Pea (Pisum sativum L.) is the second most important cool-season food legume in Ethiopia after faba bean, both in terms of production area and annual yield. The study comprises 13 advanced field pea genotypes that were evaluated in a randomized complete block design with four replications across four different environments during two consecutive main cropping seasons (2020–2021). The primary objectives were to identify a field pea genotype with a reliable, high grain yield that could be subsequently released as a new cultivar for farmers in specific areas of Ethiopia. A combined analysis of field pea grain yield revealed a significant difference (P < 0.01) between genotypes and environments, suggesting that the genetic composition of the genotypes varied and the environments were distinct. The average grain yield ranged from 1614 kg/ha to 2412 kg/ha, with a mean of 2032.69 kg/ha. Genotype G13 had the highest average grain yield (2412 kg/ha) compared to the standard check varieties Bilalo (2190 kg/ha) and Bursa (2100 kg/ha), indicating its potential for developing adaptable varieties suited to specific environments. This outcome may aid breeders in choosing the most appropriate cultivars for particular environments, resulting in higher field pea yields and productivity. Nonetheless, the research also indicates that to create broadly adaptable and climate-resilient varieties, it is crucial to carry out trials in various locations and across multiple years.
Показать больше [+] Меньше [-]Determination of Zucchini Yellow Mosaic Virus and Watermelon Mosaic Virus Infections in Cucurbit Production Areas of Çanakkale Province from Türkiye Полный текст
2024
Merve Sarı | Ali Karanfil | Savaş Korkmaz
Viral diseases are among the most significant challenges in protecting plants of the Cucurbitaceae family, with viruses from the Potyvirus genus, such as zucchini yellow mosaic virus (ZYMV) and watermelon mosaic virus (WMV), causing up to 100% yield losses under favorable conditions. Despite the importance of these viruses, there have been no previous studies investigating potyvirus diseases in Cucurbitaceae production areas in Çanakkale province. Consequently, the status of these diseases in the region remains unknown. This study aims to address this gap by analyzing the presence of potyviruses in Cucurbitaceae production areas in Çanakkale. In the 2021 production year, a total of 137 samples exhibiting virus and virus-like symptoms were collected from various Cucurbitaceae production sites in Çanakkale province and its districts. The samples were tested using RT-PCR with primer pairs specific to WMV and ZYMV. From the infected samples, seven isolates were selected for further analysis, and the coat protein (CP) genes were amplified and sequenced. The results revealed that WMV was detected as a single infection in 78 samples, ZYMV in one sample, and mixed infections of ZYMV+WMV were found in 39 samples, indicating that WMV is notably prevalent in Çanakkale. Bioinformatics analyses demonstrated that the Turkish WMV and ZYMV isolates share more than 90% similarity with other isolates in both the local samples and the GenBank database. Phylogenetic analysis further revealed that Turkish WMV and ZYMV isolates are closely related to each other. This is the first study to reveal the presence and phylogenetic relationships of ZYMV and WMV in cucurbitaceous plants in Çanakkale province of Türkiye.
Показать больше [+] Меньше [-]Zeytinyağı Sanayii Yan Ürünü Karasuyun Macar Fiğ- tritikale Silajlarının Kalitesi ve Mikrobiyolojik Özelliklerine Etkisi Полный текст
2024
Asuman Arslan Duru | Dilek Aksu Elmalı | Osman Yüksel | Metin Duru
Bu çalışmada amaç, zeytinyağı sanayii yan ürünü olan karasuyun Macar fiğ-tritikale silajlarına farklı dozlarda ilavesinin kimyasal kompozisyon, fermentasyon, fiziksel, mikrobiyolojik özellikleri ve in vitro sindirilebilirlikleri üzerine etkisini incelemektir. Araştırma silajları belirtilen şekilde oluşturulmuştur: (i) %100 Macar fiğ-tritikale silajı (kontrol); (ii) %95 Macar fiğ-tritikale + %5 karasu; (iii) %90 Macar fiğ-tritikale + %10 karasu; (iv) %85 Macar fiğ-tritikale + %15 karasu; (v) %80 Macar fiğ-tritikale + %20 karasu. Silolama dönemi 56 gün devam etmiştir. Sonuç olarak, karasu ilavesiyle silajların koku, organik madde, pH ve suda çözünebilir karbonhidrat içerikleri azalmış; kuru madde, ham kül, ADF, ham yağ ve Fleig puanı artmıştır. Ham protein, ham selüloz, NDF, amonyak azot, laktik asit bakterileri, in vitro kuru madde ve organik madde sindirilebilirlikleri bakımından görülen farklılıklar önemli bulunmamıştır. Araştırma silajlarında sülfit indirgeyen anaeroblar, Listeria spp., Enterobactericeae ve maya içeriğine rastlanmamıştır. Küf içeriği, %15 karasu içeren grupta bir örnekte saptanmıştır. Araştırma sonunda, Macar fiğ-tritikale karışımlarından oluşan silajlara %20 düzeyine kadar karasu ilavesinin herhangi bir olumsuz etkisinin olmadığı sonucuna varılmıştır.
Показать больше [+] Меньше [-]