细化搜索
结果 321-330 的 447
Evaluating the Efficacy of Organic and Inorganic Seed Priming Methods in Promoting Cucumber Germination and Growth 全文
2025
Bhagirathi Namjali Magar | Pawan Chapagaee | Aarati Bohora
Seed priming is a promising pre-sowing physiological treatment that utilizes a high osmotic potential solution and stores reserves in seed material to enhance germination. This study is aimed to investigate the influence of different seed priming methods in the germination and early seedling stages of cucumber. A completely random design (CRD) was used for the experiment, including six priming treatments, i.e., T1 (control), T2 (hydropriming), T3 (halopriming 0.5% NaCl), T4 (osmopriming 0.5% PEG), T5 (buffalo milk), and lastly T6 (cow urine). There was a significant effect of seed priming; the highest water imbibition was observed on halopriming (53.71%) and buffalo milk (53.53%); however, the highest germination percentage was observed in cow urine (93.75%), with the least mean germination time (3.65). The highest seedling length, root lengths, and shoot length were also observed on cow urine priming. The dry weight and moisture content were also observed to be highest in cow urine priming. Different priming techniques significantly impact cucumber seed germination and growth. Cow urine priming is the most effective, cost-effective, and environmentally friendly pre-sowing method for cucumber seedlings, benefiting farmers and promoting better germination without harming the environment.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Kahramanmaraş İlinde Halk elinde Yetiştirilen Kıl Keçilerinde Döl Verimi ve Oğlaklarında Büyüme Özelliklerinin İyileştirilmesi 全文
2025
Fulya Sert | Murat Durmuş
Mevcut çalışma, Kahramanmaraş ilinin Onikişubat ilçesinde yetiştiricilik yapan 25 Kıl keçisi yetiştiricisinin gönüllü katılımıyla 2018 yılında 4867 baş teke altı keçi ve 230 baş damızlık teke ile başlatılmış ve çalışma beş yıl boyunca sürdürülmüştür. Bu çalışma ile halk elinde yetiştirilen Kıl keçilerinin döl verimi ve büyüme özellikleri bakımından ıslahı amaçlanmıştır. Bu amaçla, keçilerde belirlenen döl verim kriterleri ile oğlakların doğum ağırlıkları, sütten kesim canlı ağırlıkları (90 gün), günlük canlı ağırlık kazançları ve yaşama gücü gibi büyüme özellikleri yıl bazında kaydedilmiştir. Her yıl sürüye eklenecek damızlık materyal seçimlerinde Kıl keçisi ırkına ait morfolojik özellikler ve oğlakların doğum ve sütten kesim ağırlıkları dikkate alınarak en iyi büyüme ve damızlık özelliği gösteren erkek oğlakların yaklaşık %10’u dişi oğlakların ise %50’si damızlık olarak seçilmiştir. Çalışmanın sonunda, yıllara göre doğum oranının %54,21 ile %76,93, ikizlik oranının %21,64 ile %27,19, oğlak veriminin %65,94 ile %94,66 ve doğum başına düşen oğlak sayısının 1,22 ile 1,27 arasında olduğu tespit edilmiştir. Kıl keçisi oğlaklarının yıllara göre doğum ağırlıkları 3,11 kg ile 3,19 kg, sütten kesim ağırlıkları 17,09 kg ile 18,63 kg, sütten kesime yaşına kadar günlük canlı ağırlık kazançları 154,63 ile 171,55 g ve yaşama gücünün %92,27 ile %95,34 arasında olduğu saptanmıştır. Bu sonuçlara göre oğlakların büyüme performansı (P<0,001) ve yaşama gücü değerlerinde çalışmanın başladığı yıla göre diğer yıllarda artışlar sağlanmıştır. Ayrıca, büyüme performansı ve yaşama gücü dikkate alındığında, cinsiyete ve doğum tipine bağlı olarak erkek ve tek doğan oğlakların sırasıyla dişi ve ikiz doğan oğlaklara kıyasla daha yüksek performans ve yaşama gücü değerleri sağladığı belirlenmiştir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Litter Decomposition of Indigenous Agroforestry Tree Species, Jimma Zone, Southwest Ethiopia 全文
2025
Kasu Hailu Biru | Solomon Estifanos | Dargo Kebede
At the Jimma town’s Boye nursery site in southwest Ethiopia, three selected indigenous agroforestry tree species were the subject of a study to determine how their foliage litter materials broke down over time. Using Pearson’s correlation coefficient, the study used a single exponential model to calculate the rate at which decomposing litter materials decayed and the litter chemical quality indices that were investigated. C. macrostachus had a rate constant of 0.0400 day-1, which was substantially faster than that of F. vata and E. abyssinica. It took 17.3 and 29.7 days, respectively, for F. vata and E. abyssinica to lose 50% of the initial dry matter. While nitrogen and phosphorus were found to be facilitators, the parameters of the chemical quality of the litter were found to be impeding biochemical parameters. The species with the fastest rate of nitrogen return in a short amount of time was found to be E. abyssinica, followed by C. macrostachus and F. vasta. C. macrostachus decomposes quickly, which may limit its ability to improve soil fertility over an extended period of time. It is important to take into account F. vasta and primarily E. abyssinica for the long-term accumulation of soil organic carbon.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Süt Sığırı Rasyonlarında Kaba Yem Kaynağı Olarak Soya Silajı Kullanımı 全文
2025
Ahmet Doğan Yücesoy | Ali Vaiz Garipoğlu
Ruminant hayvanların beslenmesinde kullanılan rasyonlar belirli oranlarda kaba ve kesif yem içermelidir. Besin madde içeriği bakımından zengin olan kesif yemler genelde rasyon maliyetini artırmaktadır. Hayvancılık işletmelerinde bu yüksek maliyetten kurtulmak kaliteli kaba yem üretimine bağlıdır. Ülkemizde faaliyet gösteren hayvancılık işletmeleri yem (besleme) maliyetlerinin azaltılması ve ürün kalitesinin yükseltilmesi amacı ile farklı kaba yem arayışı içindedirler. Bu çalışmanın konusunu teşkil eden soya bitkisi, ruminant rasyonlarında hasıl veya silaj formunda kullanılma potansiyeli olan bir kaba yem türüdür. Bir baklagil yem bitkisi olan soya bitkisi protein içeriğinin yüksek olması (yaklaşık %20) ile kaba yem grubu yemler içinde önemli bir yere sahiptir. Soya bitkisi bu özelliği ile ruminant rasyonlarında temel protein kaynağı olarak kullanılan bazı yem kaynaklarının bir kısmı yerine ikame edilebilmektedir. Nitekim bazı çalışmalarda soya silajının en kaliteli protein kaynağı olarak kabul edilen soya küspesinin yerine bile kısmen de olsa kullanılabileceği ortaya konulmuştur. Bu derlemede soya bitkisinin ruminant rasyonlarında kaba yem kaynağı (hasıl ve silaj) olarak kullanılma potansiyeli hakkında bilgi verilmiştir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Gıda Patojenlerinde Antibiyotik Direnci: Yeni Tehditler ve Önlemler 全文
2025
Ayça Uras | Barçın Karakaş Budak
Gıdanın bozulma sürecinde etkili olan pek çok mikroorganizma arasında yer alabilen patojen bakteriler, gıda üretimi ve güvenliği açısından kontrol altında tutulması gereken kritik unsurlardır. Gıda kaynaklı patojen bakteriler akut, kronik ve ölümcül hastalıklara yol açabilir. Antimikrobiyal ajanlar, mikroorganizmaların hem çoğalmasını hem de hayatta kalmasını engelleyen doğal veya sentetik kimyasallar olarak patojenlere de etki eder. Antibiyotikler hayvansal üretim süreçlerinde ve tedavi amaçlı olarak sıkça başvurulan antimikrobiyal ajanlardır. Antibiyotiklerin kontrolsüz ve aşırı kullanımı bakterilerde antibiyotik direnci sağlayan genetik değişimlere neden olabilmektedir. Direnç genleri edinen patojen bakterilerin epidemiyolojik olgulara neden olma potansiyeli kaygı yaratmaktadır. Gıda kaynaklı patojen antibiyotik direnci kazanması dünya sağlığını ve güvenliğini tehdit eden başlıca sorunlardan biri haline gelmiş, yüksek görülme oranları akademide ve toplumda endişe yaratmıştır. Bu derlemede konuya ilişkin literatürün özetlenmesi ve özellikle ülkemizde antibiyotik direnç genlerinin varlığı üzerine yapılmış çalışmalar incelenerek gıda kaynaklı patojenlerin antibiyotik direnci, konunun önemi ve potansiyel etkileri hakkında bilgilerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Evaluating Large Cardamom Agriculture Practices: A Case Study from Panchthar, Nepal 全文
2025
Sarina Basnet | Anup Bhatt | Saugat Gautam | Sajan Danji | Sujan Amgai
A study conducted in Phalelung rural municipality, Panchthar, Nepal, in 2023 examined agricultural practices and the economic analysis of large cardamom. A total of 60 households were randomly selected, and data were collected through primary and secondary sources using surveys, focus group discussions, key informant interviews and field observations to assess the large cardamom economy, package of practices and various challenges faced by farmers. The study revealed that 28% of farmers grew the Ramsai cultivar, with over 82% having access to irrigation. Most farmers (77%) managed shade well and maintained their orchards effectively. However, only 50% used specialized harvesting tools, and 63% employed improved kiln (bhatti), though more education is needed. 68% of farmers received subsidies for constructing improved kiln (bhatti). Notably, 70% of farmers lacked knowledge about cardamom grading, and 90% were unaware of value-added practices. Farmers predominantly used jute bags for packaging. Major issues identified included plant wilt, furkey, rhizome rot, and stem borer infestations. The total production cost was NPR. 114,460.5 per hectare, with a BC ratio of 1.54. Having high market value, large cardamom provides promising opportunity to uplift the economic and social condition of farmers and stakeholders. This study provides an overview of the status of large cardamom production, processing practices, best cultivation practices to be adopted, disease pest incidence on large cardamom, storage, grading with various cultural practices to be adopted and feasibility of large cardamom cultivation area. This study would help both governmental and non- governmental agencies to make effective plans for large cardamom cultivation to meet Phyto-Sanitary status and minimum requirements to enter export and import system of cardamom in global market.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Effects of Temperature and Relative Humidity on Benzene Adsorption by Porous Activated Carbons from Lignocellulosic Biomass: Experimental Insights 全文
2025
Kaan Işınkaralar
Investigating the contamination of indoor air with benzene is a global issue because it causes harm to humans. Gas adsorption has been applied for benzene removal from a gaseous environment, potentially threatening human health. Activated carbon (AC) has recently gained the interest of influential purification industries because of its significantly high adsorption capacity against air pollutants like benzene. A low-cost chemically-ACs (AGCACs) from lignocellulosic biomass was produced by pyrolysis (600-900 oC) of the precursor impregnated with H3PO4 activating agents (1:1, 3:1, 5:1). 5:1 H3PO4 activated carbon (AGCAC800-5) featured a high specific surface area (703 m2/g) and a large pore volume (0.547 cm3/g). Scanning electron microscope (SEM) analysis confirmed that the AGCAC800-5 exhibited enhanced total basicity. The AGCAC800-5 showed superior benzene uptakes of 105 and 92 mg/g at room temperature (22±0.3 oC) under humid conditions (40±2 and 60±2% relative humidity). It was emerging gas-solid interaction mechanisms for benzene capture with AGCACs by demonstrating high capacities correlated with high surface areas. The finding reveals that Agrostis capillaris residual biomass is a useful material for producing adsorbents, and successful testing outcomes demonstrate that AGCAC800-5 exhibited great potential to adsorb benzene vapor. Transformation of lignocellulosic biomass into AC can solve environmental issues such as agricultural residues and air pollution management, which could be regarded as a fine sorbent.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Koza ören ve koza öremeyen ipek böceklerinde (Bombyx mori L.) ipek bezinin histolojik yapısının karşılaştırılması 全文
2025
Şeniz Öziş Altınçekiç | Zehra Avcı Küpeli | Arda Sözcü
Bu çalışma, koza ören ve koza öremeyen ipek böceği larvalarından elde edilen ipek bezlerinin histolojik yapıları arasındaki farklılıkların karşılaştırılması amacıyla yürütülmüş olup, bu kapsamda larval dönemin sonunda histolojik teknikler kullanılarak ipek bezinin orta bölümünde meydana gelen değişimler incelenmiştir. Çalışmada koza ören grupta 5.larval yaşın 7.günü itibariyle koza örme süreci başlamış olup, beklenen normal süre içerisinde koza örme işlemi tamamlanmıştır. Koza öremeyen grupta ise koza örme sürecinin normal süre içerisinde başlayamadığı, dolayısıyla 5. larval yaşın 13.güne kadar uzadığı tespit edilmiştir. Koza ören grupta posterior ipek bezinde hücrelerin birbiriyle sıkı şekilde bağlı olması, nükleusta artan yoğunlaşma (kromatin materyalinin çekirdek içerisinde yoğun şekilde toplanmasıyla karakterize edilmekte olup, metamorfoz süreci sırasında gerçekleşen aktif hücresel yeniden yapılanmanın önemli bir göstergesidir), hücre içerisinde otofajik vakuollerin gözlenmesi pupal metamorfozun sağlıklı şekilde devam ettiğini göstermiştir. Öte yandan, koza öremeyen grupta nükleer yoğunlaşmanın olmaması, otofajik vakuollerin ayırt edilememesi ve hücre ölümüyle ilgili değişimlerin gerçekleşmemiş olması larval sürecin devam ettiğini göstermiştir. Koza örememe sendromunun gözlenmesi, bu durumun dut yapraklarındaki zirai ilaç kalıntılarından kaynaklanabileceğini göstermektedir. Dut yapraklarının zirai ilaçlarla bulaşık hale gelmesiyle ipek böceği larvalarında son larval evrenin uzadığı ve pupal metamorfoz sürecinin engellendiği düşünülmektedir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Identification of Metabolites in Lima Bean (Phaseolus lunatus) Flour Using Gas Chromatography-Mass Spectrometry (GC-MS) 全文
2025
Janet Adebo
Lima bean (Phaseolus lunatus) is an underutilized legume, rich in nutrients and other beneficial constituents that can enhance health and has the potential to contribute to food security and nutritional well-being globally. Gas chromatography-mass spectrometry (GC-MS) analysis was used to profile the metabolites of Lima beans (Phaseolus lunatus) led to the identification of 47 metabolites. The group of compounds detected with their percentage levels are alcohol (4%), amino acids (8%), ester (4%), fatty acids (11%), glycoside (2%), inorganic acid (2%), miscellaneous compounds (4%), nitrogenous compounds (11%), organic acids (15%), sugars (30%), and sugar alcohols (9%). Sugars were the main metabolite group in the Lima bean, with sucrose having the highest average peak areas and total average area percentage levels in this group. Fructose, glucose, galactose, maltose, cellobiose and their different forms were also present. Fatty acids such as stearic and palmitic acids were identified, this indicating that Lima beans could serve as a healthy source of fat for humans and as fodder. This study demonstrated that Lima beans contain important metabolites of health and nutritional importance that could support their inclusion in a healthy diet and improve their utilization in food.
显示更多 [+] 显示较少 [-]Doğal Gıda Boyası Katkılı Labne Üretimi 全文
2025
Seher Daştan | Tuba Yıldırım
Türkiye’de önemli bir ekim alanı bulunan aspir (Carthamus tinctorius L.) bitkisinin çiçek yaprakları suda eriyebilen sarı (carthamidin) ve suda erimeyen kırmızı (carthamin) renk pigmentlerine sahiptir. Doğal antioksidan olan bu renk maddeleri sentetik renk maddelerinin sağlığa olumsuz etkilerinden dolayı son zamanlarda büyük önem kazanmıştır. Yoğurt ile peynir arasında bir kıvama sahip fermente bir süt ürünü olan labne kahvaltılarda, mezelerde, tatlılarda ve çeşitli yemeklerde kullanılmaktadır. Bu çalışmada, aspir bitkisinin tamamen yerli ve milli olan Olein ve Zirkon çeşitlerinden ekstrakte edilen sarı ve kırmızı renk pigmentlerinin labne yapımında ürüne eklenmesi ile görsel açıdan zengin ve daha yüksek antioksidan aktiviteye sahip fonksiyonel bir ürün elde edilmiştir. Bitkinin her iki çeşidinin sarı rengi distile su içinde süspanse edilerek kırmızı rengi ise sodyum karbonat çözeltisi ile muamele edilerek ekstrakte edilmiştir. Elde edilen ekstraktlarda toplam fenolik madde içeriği, toplam flavonoid madde içeriği ve DPPH serbest radikal giderme aktivitesi analizleri ile labne ürününe eklenecek optimum ekstrakt miktarı belirlenmiştir. Yapılan analizler sonucunda bu üç analizin de en yüksek değerlerine bitkinin Zirkon çeşidinin sahip olduğu belirlenmiştir. Buna göre toplam fenolik madde içeriği 2229,8 mg GAE/g olarak, toplam flavonoid madde içeriği 185,11 mgQE/g olarak ve %DPPH serbest radikal giderme aktivitesi ise %69,58 olarak bulunmuştur. Bitkinin her iki çeşidinden de elde edilen sarı ve kırmızı renkli ekstraktlar kullanılarak renkli labneler üretilmiş ve bu ürünlerin ön denemelerinde Zirkon çeşidinin her iki ekstraktının da acımsı bir tad içerdiği, Olein çeşidinin ekstraktlarının ise daha leziz bir tada sahip olduğu belirlenmiştir. Buna istinaden Olein sarı ve kırmızı renk ekstraktı ile üretilen labne ürünlerinin tüketici beğenisini belirlemek amacı ile duyusal analiz çalışmaları yapılmış ve veriler istatistiksel olarak değerlendirilmiştir.
显示更多 [+] 显示较少 [-]